2. Uluslararası İstanbul Çay Festivali, bu yıl yenilenen içeriği ve atmosferiyle ziyaretçileriyle 5-6 Mayıs tarihlerinde santralistanbul’da buluşacak. Festivale dair her şeyi Uluslararası İstanbul Çay Festivali Direktörü Meral McNabola ile konuştuk.
2. Uluslararası İstanbul Çay Festivali’nde geçen seneye kıyasla içerik anlamında neler değişti?
Uluslararası İstanbul Çay Festivali’nin ilkini geçen yıl tarihî Haydarpaşa Garı’nda düzenledik. Türkiye’de çay üretimi ve tüketimi çok yüksek olmasına rağmen “Neden çay festivali yok?” diye düşündük. Önemli bir boşluğu doldurmak amacıyla yola çıktık. Çay severler festivali büyük bir heyecanla karşıladı. Yoğun bir ziyaretçi katılımıyla, lezzet ve eğlence dolu iki gün yaşadık.
Festivalimizi geleneksel hale getirmek istiyoruz. Bu yıl yenilenen yüzümüzle ve yeni bir mekânda çay severlerin karşısına çıkacağız. “Beraber çay içer miyiz?” mottosuyla yapacağımız festivali, 5-6 Mayıs tarihlerinde santralistanbul’da düzenleneceğiz. Festivalin ikinci yılında çay severlere renkli ve dopdolu bir program hazırladık. Büyük çay markalarından butik çaycılara kadar çay dünyasından herkesi buluşturuyoruz. Ziyaretçilerimiz yeni lezzetleri deneyimleyerek, güzel tadımlara ve hoş sohbetlere katılabilecekler.
Festivalin atmosferi de yeniden tasarlandı. Katılımcılar nasıl bir ortamla karşılaşacak? Bu yıl çayı başka hangi disiplinlerle bir araya getiriyorsunuz?
Katılımcıların keyifli vakit geçirebilmesi için konserlerden gösterilere, yazarlarla sohbetlerden seminerlere kadar uzanan renkli bir program tasarladık. TV sunucusu ve yazar Yekta Kopan, festival için hazırladığı özel konuşmasıyla keyifli bir sohbet gerçekleştirecek. Yekta Kopan “İçinden çay geçen şarkılarla yazarlık yolculuğu”nu anlatacak. Ayrıca Ot dergisinin yazarlarını ve çizerlerini ağırlayacağız. Onur Ünlü, Murat Menteş, Rewhat ve Kutub Şimşek gibi isimlerle yapılacak söyleşilerde, edebiyat ve sanatın çayla olan ilişkisi konuşulacak.
Festivalin uluslararası olma iddiasının içini bu yıl nasıl dolduruyorsunuz? Türk çayının uluslararası alanda gördüğü ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapılan araştırmalara göre sudan sonra en çok çay tüketiyoruz.
Çay tüm dünyada sevilerek içilen bir içecek olmasına rağmen, bir festivalin ana teması olarak şimdiye kadar bu boyutta konumlanmamıştı. Biz çayın birleştirici özelliğini bir festival atmosferinde, herkese yaşatmak istedik. Bu yıl festivalin ismini hem İngilizce hem de Türkçe olarak kullanıyoruz. Hedefimiz, Türkiye’nin ardından önümüzdeki yıllarda dünyada da çay konusunda bilinen ve önde gelen etkinliklerden biri olmak. Festivalde yurtdışından da konuklarımız olacak. Dünyadan farklı çayların tadına bakma fırsatı bulacağız.
Türkiye, dünyada çay kültürüyle tanınan ülkeler arasında buluyor. Çay, sabah kahvaltılarından dost sohbetlerine kadar ülkemizdeki herkesin hayatına her an eşlik ediyor. Yapılan araştırmalara göre sudan sonra en çok çay tüketiyoruz. Bizim için vazgeçilmez bir ürün olan Türk çayını dünyada daha iyi yerlere getirebiliriz. Markalaşma yolculuğunda daha gidecek çok yolumuz var. Biz de festival olarak elimizden geleni yapacağız.
Geçtiğimiz yıl festival hem katılımcı hem de dahil olan markalara baktığınızda nasıl bir performans gösterdi?
Geçtiğimiz yıl harika bir festival deneyimi yaşadık. Katılımcı markalar yaptıkları zengin ikramlar ve etkinliklerle bu başarılı performansta başrolü oynadılar. Bu yıl festivalin ana sponsorluğunu geçtiğimiz yıl olduğu gibi Doğadan üstleniyor. Çay sektörünün önemli markalarını bir araya getiriyoruz. Çaykur, Lipton ve Doğuş Çay gibi büyük markalar da festivalde katılımcılarla buluşacak. Ayrıca Arçelik, Balparmak, Starbucks festival alanında yerlerini alan diğer markalar olacak. Festivalde Türk Çayını Tanıtma ve Geliştirme Derneği (Türkçayder) stratejik ortak, Karnaval Media Group medya sponsoru, AO Smith ise proje destekçisi oldu. Tüm destekçi ve katılımcı markaların festival hazırlıklarını yakından takip ediyoruz. Ziyaretçileri güzel sürprizler bekliyor.
Son birkaç yılda tüketicilerin, farklı ülkelerin çaylarını deneyimlemeye yönelik talepleri de artış gösterdi. Festival bu tüketicilere neler sunuyor?
Evet, özellikle genç tüketicilerin yeni lezzet deneyimleri yaşamak konusunda heyecanlı olduğunu görüyoruz. Festival olarak bu konuda da beklentileri karşılayacak hazırlıkları yaptık. Çeşitli firmaların ürünlerini tanıttığı standların yer aldığı etkinlik alanına gelen ziyaretçiler, farklı ülkelerin çaylarını tadabilecek ve satın alabilecekler.
Ayrıca soğuk çayın hazırlanması, çayın doğru demlenmesi, yeşil çaylar, çayla birlikte eşleştirilecek yiyecekler ve gıdalar gibi değişik birçok seminer konuları ve sunumlarımız var. Aynı zamanda söyleşi ve konuklarımız olacak. İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Dilistan Shipman, farklı kültürlerden hiç bilinmeyen çayları anlatacağı bir sunum yapacak. Konuya merak duyanların bu değerli konuşmayı kaçırmamalarını öneriyorum.
Festivali ikinci kez tasarlarken, Türkiye’deki çay tüketicilerinin özellikleri ve beklentilerine dair nasıl içgörüler yakaladınız?
Geçtiğimiz yıl çay kültürünü sahiplenen bir etkinliğin sevileceğini düşünerek yola çıkmıştık. Festival sırasında tahminlerimizin de ötesinde bir ilgiyle karşılaştık. Katılımcıların kendi kültürlerine ait bir ürünü öne çıkartan, ona hak ettiği değeri veren bir etkinliği daha çok sahiplendiklerini gördük. İnsanlar son derece rahat ve keyifli gözüküyorlardı. Birçok çay severden, “İyi ki bu festivali yaptınız, çok güzel vakit geçirdik” şeklinde geri dönüşler aldık. Bu yıl İstanbullulara unutulmaz iki gün yaşatmak istiyoruz.