Yıllardır kendisini mutluluk ve paylaşmayla özdeşleştiren Coca-Cola, türlü nedenlerle kutuplaşan dünyaya bir parça empati getirebilmek adına Batı Avrupa ülkelerinde yeni bir misyon temelli pazarlama kampanyası hayata geçirdi.
“Everything is better when we’re open” sloganıyla hayata geçirilen empati çağrılı kampanyanın ilk adımı yönetmenliğini Steve Rogers’ın üstlendiği reklam filmiyle atıldı. Empati yoksunluğu nedeniyle “yıkılan” bir evrende geçen filme son noktayı ise empati çağrısıyla Natasha Lyonne koyuyor.
Kampanya, filmin yanı sıra açıkhava ve ambalaj tasarımlarıyla da destekleniyor. Ambalaj tasarımları İllüstratör Alva Skog, 60’ların çizgi roman karelerini andıran ilanlar ise Nimura Daisuke imzası taşıyor.
As part of our new campaign for Coca-Cola, we worked with illustrator Nimura Daisuke to create a comic strip themed out of home campaign designed to help bridge the empathy gap. pic.twitter.com/Y0WvmQYZhx
— Wieden+Kennedy (@WKLondon) February 19, 2020
Kampanyanın insanları başkalarını dinlememe ya da farklı görüşlere kapalı olma konularında hatalı olup olmadıklarını sorgulama niyeti taşıdığını belirten Coca-Cola EMEA Bölgesi Pazarlama Başkan Yardımcısı Walter Susini, kampanyayı, “İnsanları bir araya getirmenin yolu empatiden geçiyor. Empati, başkalarının nasıl hissettiğini anlamak, onlara kulak vermek, kişinin kendisini diğerlerinin yerine koyması demek. Kampanya da şöyle bir durup, kendini başkalarının yerine koyma konusunda hepimize iham vermeyi amaçlıyor. Açık olur ve birbirimizi dinlersek, değişimin yolunu açabileceğimize inanıyoruz ki biz de aynısını yapmakta kararlıyız. Daha açık olmak, diğerlerini dinlemek, farklı davranmak… Değişmemiz gerektiğini biliyoruz ve bunun için harekete geçiyoruz” sözleriyle değerlendiriyor.
Zor zamanlarda paylaşma ve birlik olma duygularının Coca-Cola’nın genlerinde mevcut olduğunu ve 130 yıldır insanları bir araya getirmeye inandıklarını söyleyen Susini, “Coca-Cola, dünyanın dört bir yanından, farklı kesimlerden insanları bir araya getirmesiyle meşhur ama devir değişti. Bölünmüşlük ve düşmanlık daha fazla hissediliyor. Bu da bizim amacımız olan insanları bir araya getirmeyi gitgide zorlaştırıyor. Ama imkânsız değil. Tüm yanıtlar bizdeymiş gibi davranmıyoruz. Sorular nedir, onu bile bilmiyoruz ama harekete geçme vaktinin geldiğinin farkındayız” diyor.