Site icon MediaCat

Steve Jobs hakkında bilmediğiniz 10 gerçek

İnsanlar, genellikle Steve Jobs’u apaçık ortada olan kariyer başarısına odaklanarak değerlendiriyor ancak Jobs’un Apple kariyerine bir garajda çalışarak adım atması, Pixar’ı satın alıp şirketi ayakta tutmak için birçok zorlukla mücadele etmesi, Apple CEO’su iken kovulması gibi birçok gerçek göz ardı ediliyor.

Steve Jobs hakkındaki 10 ilginç gerçek

1. KALITIM VS. ÇEVRE

Steve Jobs yetişkin biri olana dek kız kardeşi Mona Simpson’ın varlığından bihaberdi. Mona Simpson 80’li yılların sonunda yazan romancılar arasında en çok beğendiğim isimlerden biri. İlk romanı Anywhere but Here ailesiyle olan ilişkisini anlattığı bir eserdi. İronik olan şu ki, Steve Jobs’la aynı aileden geliyorlardı. Steve Jobs evlatlık olarak başka bir aileye verildiği için (aşağıda bu konuya değineceğim) Steve’in kız kardeşinin izini bulduğu 90’lı yıllara kadar bu iki isim kardeş olduklarından haberdar değillerdi. Bu durum bir noktaya kadar, kalıtımın sosyal çevreye kıyasla daha belirleyici olduğu argümanını destekler nitelikte. Kardeş olduklarından haberi olmayan ve her biri kendi hayatına dair farklı bir duyarlılığa sahip olan bu iki kişinin farklı mecralarda yeryüzündeki en başarılı artistler arasında gösterilmesi katılımın belirleyiciliğine işaret ediyor. Benim açımdan ise kardeş oldukları gerçeğinin farkında olmadan (onlar bu durumun farkına varmadan da önce) bu iki kişiye de hayranlık duymak ayrıca mutluluk vericiydi.

2. BABASININ İSMİ ABDULFATTAH JANDALI

Bana Steve Jobs’un babasının ismini sorsaydınız, 40 yıl düşünsem bu ismi tahmin edemezdim ve Steve Jobs’un biyolojik olarak yarı Suriyeli ve Müslüman olduğu aklıma gelmezdi. Bazı nedenlerden dolayı Yahudi olduğunu düşünüyordum. Belki de kendisi olmak istediğim kişiyi temsil ettiği için kişisel geçmişimin onunkiyle örtüşmesini istemiş olabilirim. Annesiyle babası Steve Jobs dünyaya geldiğinde, tahminime göre çocuk sahibi olma konusunda kararsızlık yaşayan iki master öğrencisiydi ve bu nedenle Steve Jobs başka bir aileye evlatlık olarak verildi. Bu olayı izleyen birkaç sene içinde başka bir çocuk sahibi oldular (Yukarıdaki başlıkta bu konudan bahsettim). Biyolojik ailesinin Steve Jobs’u evlat edinecek ailede aradığı tek özellik aile üyelerinin üniversite eğitimi almış kişiler olmaları idi. Fakat Steve’in yeni ailesinin üyelerinin aldıkları eğitim hakkında yalan söylediklerinin anlaşılması üzerine (Steve Jobs’un yeni annesi lise mezunu bile değilmiş) bir süre uzlaşmaya varılamadı. Nihayet Steve’in üniversite eğitimi almasını sağlayacaklarına söz verdikten sonra biyolojik ailesi Steve’in yeni ailesine onay verdi. Verdikleri sözü gerçekleştiremediklerini yazının devamında okuyabilirsiniz. Yerine getirilmeyen vaatler ve yalanlara rağmen sonuç olumlu oldu denilebilir. Steve Jobs’un hayatından çıkarabileceğimiz bir ders varsa, o da insanların en baştan büyük beklentiler içine girmeden ve kendilerini gereksiz endişelere kaptırmadan birçok güçlüğün üstesinden gelebilmeleridir.

3. BREAKOUT OYUNUNU YARATTI

Neredeyse Apple II+ üzerinden oynadığım oyunlar kadar bana heyecan veren başka bir şey varsa o da birinci nesil Atarim üzerinden oynadığım ‘Breakout’ oyunudur (Şu an hatırlamakta zorlanıyorum, Atari 2600 olabilir). 2000 yılından beri Blackberry cihazımın bütün sürümleri üzerinden oynadığım ‘Breakout’ oyununu da aynı şekilde değerlendiriyorum. Bugüne kadar yaptığı yegane şey ‘Breakout’ oyunu olsaydı bile kendisiyle karşılaştığımda şunu itiraf etmekten çekinmezdim: “Son 100 yılın en büyük dâhisi olduğunuzdan hiç şüphem yok”. Steve Jobs’un Atari’de başlayan kariyeri Apple’ın kurucularından biri olmasıyla oldukça çarpıcı bir hal aldı. Atari’nin kurucusu Nolan Bushnell ise daha sonra kariyerine tarihteki en büyük restoran zinciri olan Chuck E. Cheese’i kurarak devam etti.

4. KISIR OLDUĞUNU İDDİA EDEREK İLK ÇOCUĞUNU REDDETTİ

Bu nedenle, başlarda çocuğun annesi sosyal güvenlik çeklerinin yardımıyla çocuğu büyütmek zorunda kaldı. Steve Jobs’un bu tutumunu yargılamayı doğru bulmuyorum. Çocuk büyütmek zor bir uğraş ve bir çocuk sahibi olduğunuzda içinizde taşıdığınız enerjinin ve yaratıcılığın tek bir kanala, yani yeni doğmuş bir bebeğe akması gerektiği korkusuyla yüzleşiyorsunuz (Jobs’un ebeveynleri de muhtemelen benzer bir korkuya kapıldılar zamanında). İtiraf etmeliyim ki benim de ilk çocuğumun doğmamasını istediğim bir an olmuştu. Fakat insanlar değişirler ve olgunlaşırlar. En sonunda Jobs da iyi bir babaya dönüştü ve önemli olan da budur. Sonradan edindiğim bir diğer bilgi de “Lisa” bilgisayara bu isim Jobs’un kızı Lisa’nın doğumundan sonra konmuş.

5. JOBS BİR PESKATERYAN

Diğer deyişle, kendisi et olarak sadece balık tüketiyor ve bunun dışında sıradan bir vejetaryenin tüketeceği süt ürünleri ve yumurta gibi gıdalarla da besleniyor. Korkarım bundan böyle sırf Steve Jobs’la aramda bir ortaklık kurmak için ben de bir peskateryan olmaya karar verdim. Arjantin’de bulunmadığım zamanlarda tabii, çünkü Arjantin’de et yememek gibi bir seçeneğiniz olmuyor. Ted Danson ve Mary Tyler da kendilerini peskateryan olarak tanımlayanlardan. Nedense, “peskateryan” tanımı Kaliforniya’da yaratılmış gibi geliyor bana.

6. YARDIM KURULUŞLARINA BAĞIŞTA BULUNMUYOR

Kendisi Apple CEO’su olduktan sonra bütün hayırsever programlarını askıya aldı. Bununla ilgili, “kârlı hale gelene kadar bekleyelim” gibi bir açıklama yaptı. Şu an itibariyle fazlasıyla kâr elde etmiş durumda olmalarına ve Apple’ın toplam serveti 40 milyar dolara ulaşmasına rağmen hayırseverlik, şirketin kurumsal politikaları arasında hâlâ yer almıyor. Yine de bana sorarsanız yeryüzündeki en hayırsever insan olduğuna inanıyorum. Bill Gates gibi Afrika’daki sivrisinek kaynaklı ölümlere yoğunlaşmak yerine Jobs, yarattığı yeniliklerle bir bütün olarak yeryüzündeki insanların hayat kalitesini yükseltmeye odaklanmış durumda.

İnsanlar, yatırımcıların günün birinde kazançlarının belli bölümünü yardım amaçlı vermek zorunda kalacaklarını düşünüyorlar. Ben bu görüşe katılmıyorum, çünkü halihazırda yapmış oldukları çalışmalarla zaten insanlığa yeterince katkıda bulunduklarını düşünüyorum. Bunun için iPod/ Mac/ iPhone/ Disney’den oluşan ekosisteme bakmanız yeterli. Birçok insan bu yeniliklerden direkt (muazzam bir işgücü yaratılmış durumda) ya da dolaylı (ve çok daha fazla sayıda insan bu ürünleri kullanarak daha yüksek bir hayat standardına sahip oluyor) yollarla faydalanıyor. Bildiğim kadarıyla Jobs hayırseverlik mevzusu hakkında sahip olduğu görüşlere ek olarak başka bir açıklama yapmadı. Bunun doğru bir tutum olduğu kanısındayım. Zamanında, bir yardım derneğinin web sitesine bağışta bulunmamı Fortune 10 listesinde bulunan bir şirketin CEO’su benzer bir tavırla şu şekilde yorumlamıştı: “Hayırseverlik mi? Unut gitsin.”

7. STEVE WOZNIAK’A YALAN SÖYLEDİ

Atari için ‘Breakout’ oyununu ortak olarak yarattıkları süreçte Jobs ve Wozniak kendilerine yapılacak ödemeyi yarı yarıya paylaşacakları konusunda anlaşmışlardı. Atari Jobs’a iş için 5000 $ ödeme yaptı. Fakat Jobs Wozniak’a bu işten 700 $ kazandığını söyledi ve Wozniak 350 $ değerindeki kazançla evine dönmeye ikna oldu. Bu konuda da Jobs’u yargılamayı mantıklı bulmuyorum. İnsanlar gençken bu gibi küçük hilelere başvururlar. Bana doğduğu günden bugüne kadar hep dürüst kalmayı başardığını iddia eden birini gösterin. Benim yalancı birini bulmam daha kolay olur, emin olabilirsiniz. Hayattaki sınırların farkına varabilmek için kişinin hata yapması, başkalarıyla çatışması ve kendi sınırlarını sınaması gerekli ve kaçınılmazdır.

8. JOBS BİR ZEN BUDİSTİ

Kendisinin bir manastıra bağlanmayı ve rahip olmayı istediği bir an bile oldu. Jobs’un spiritüel serüveniyle ilgili başka bir gerçek ise Zen rahibi olan gurusunun onu evlendiren kişi olması. Hayatımda içinden geçtiğim en zor dönemlerden bazılarında beni rahatlatan tek şey bir Zen grubuyla vakit geçirmek oldu. Bitmek bilmeyen, beni boğan bazı acı durumlarla mücadele ettiğim o dönemlerde zihnimi sakinleştirmek için uyguladığım Zen öğretisi bana çözüm oldu diyebilirim. Jobs’un bir Zen Budisti olmasının insanlara ilginç gelmesinin nedeni ise bu derece varlıklı birinin sahip olduğu koşullarla Budizmin bir çelişki olarak algılanmasından kaynaklanıyor. Fakat Budizm bir öğreti olarak kişilere, nesnelere bağlanmamak üzerine kurulu değil mi? Buda’nın kendisi de sahip olduğu zenginliklere ve ailesine sırt çevirmemiş miydi?

Bence bu soruların cevabı, hayır. Tutkularımıza ve eylemlerimizin sonuçlarına sahip çıkmak gayet normal bir durum. Mühim olan bu sonuçlara bağlanmak konusunda ihtiyatlı olmayı bilmek, karşılaştığımız sonuçlar ne olursa olsun mutlu olmayı başarabilmek. Nehir kenarında yürüyüş yapan bir Zen ustasıyla öğrencisi hakkında anlatılan hikaye bu durum için güzel bir örnek: Kahramanlarımız nehir kenarında bir hayat kadınıyla karşılaşırlar. Kadın nehrin öbür tarafına geçmek için yardım ister ve Zen ustası kadını sırtında taşıyarak isteğini yerine getirir. Ustayla öğrencisi kadının yanından ayrıldıktan birkaç saat sonra öğrencisi dayanamayıp ustasına sorar: “Usta, nasıl oldu da bir hayat kadınına dokunabildin, bu bizim inancımıza aykırı”. Ustasının cevabı ise şu olur: “Ben onu nehir kıyısında bıraktım. Sen peki neden hâlâ onu taşımaya devam ediyorsun?”

9. ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ GÖRMEDİ

Başlarda bu konu hakkında bilgi sahibi değildim. Bill Gates ve Mark Zuckerberg’in eğitimlerini yarıda bıraktıklarını biliyorum. Fakat yine bildiğim üzere Steve Jobs, Reed Üniversitesi’ne yalnızca bir dönem devam etmiş ve bırakmış. Bilgisayar programlamak ve geliştirmek, girişimci olmak, film üretmek veya yönetici olmak için üniversitede eğitim almanın şart olduğunu düşünmüyorum (Çocukların üniversiteye gitmelerinin şart olmadığına dair daha önceki yazılarıma göz atabilirsiniz).

10. SAYKEDELİK MADDE KULLANIMI

Steve Jobs gençlik döneminde bir kere LSD kullanmış. Bu konuyla ilgili “hayatımda yaptığım en önemli iki ya da üç şeyden biri buydu” diye bir açıklaması oldu. Apple’ın sloganının yıllar boyunca ‘Farklı Düşün’ olduğunu belki bilirsiniz. Problemleri kendine özgü bir bakış açısıyla ele almasında, alışıldık bir çerçeve içinden değerlendirmekten kaçınmasında geçmişteki uyuşturucu kullanımının etkisi olabilir. LSD’nin her insan için uygun olduğunu düşünmüyorum. Fakat doğuştan yaratıcı zekaya sahip, hayatında inişler ve çıkışlar yaşamış, Zen Budizminden etkilenmiş ve yukarıda bahsi geçen birçok farklı deneyimi yaşamış bir adam için yaratıcılığını artıran bir etken olmuş olabilir.

JAMES ALTUCHER
Formula Capital Genel Müdürü ve Finans Yazarı

Exit mobile version