Sözsüz iletişim bilim dünyasında sayısız bilimsel çalışmanın yapıldığı, elde edilen verilerin günlük yaşam pratiğine hızla yansıtıldığı önemli bir alandır. Ülkemizde bir bilim alt alanı olarak kabul görmekle birlikte, üzerinde yeterince çalışılmamaktadır. Bu bilimsel araştırma eksikliği sebebiyle sözsüz iletişim, beden dili kavramıyla birlikte anılmakta; spekülatif, bilimsel değeri olmayan bir takım kalıp yargılar geliştirilmektedir.
Ve ne yazık ki, sözsüz iletişim ile ilgili ortaya atılan ve hiçbir bilimsel değeri olmayan kalıp yargılar iletişim, dil, eğitim, tıp, satış, pazarlama ve işletme alanlarında eğitim veren fakülte ve yüksek okullarda ders olarak okutulmaktadır.
Günlük yaşam ve iş yaşamındaki önemi sebebiyle bu spekülatif kalıp yargılar büyük ilgi görmekte, beden dili adıyla yazılan her bir kitap, yabancı dillerden yapılan tercümelerle ülkemize getirilen her bir popüler bilim ürünü, peş peşe baskılar yaparak yanlış değerlendirmeleri yaygınlaştırmakta ve kökleştirmektedir.
Bu çalışma, ülkemizde alanında spekülatif düşüncelerin gerisindeki sözsüz iletişim unsurları üzerinde derinlemesine yapılmış ilk bilimsel çalışma özelliği taşımaktadır. Popüler bilim ve sahte bilimle alakalı olarak aydınlarımız arasında yaratılmış bilgi bulanıklığını ortadan kaldırma amacıyla yazılmıştır. Çalışmanın önemli özelliklerinden birisi, kültür farklılıklarının sözsüz iletişim üzerinde yarattığı etkiyi göz önünde bulundurması, aynı zamanda da yazarları tarafından yapılan özgün alan araştırmalarına dayanıyor olmasıdır.
Kitabın okuyucumuz tarafından eleştirel bir düşünceyle dikkatli bir biçimde okunacağı inancındayız.