24 Mayıs’ta gerçekleşecek Araştırmada Yenilikler Konferansı’nı konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Konferans Başkanı ve Ipsos CEO’su Sidar Gedik, araştırmanın konu başlıklarına dair önemli noktalara değindi. Gedik, yeniliklerin “kontrollü” ve “kontrolsüz” şeklinde ele alınacağı konferansın ilk bölümünde araştırma ve pazarlama dünyasına şekil veren yeni teknolojilere, ikinci bölümünde ise planlamadan hayatımıza giren yeniliklere yer vereceklerini söyleyerek “inovatif araştırma tekniklerini işimize adapte edebilmek için bu kapsamda yapılan yatırımların hızlı bir şekilde hayata geçmesi için araştırma sağlayanlar ve araştırma verenlerin işbirliği içerisinde ilerlemeleri” gerektiğinin altını çizdi.
Araştırmada Yenilikler Konferansı bu yıl ona adını veren meseleye farklı bir gözle bakıp hayatımıza giren yenilikleri “kontrollü” ve “kontrolsüz” olmak üzere ikiye ayırıyor. Bu ihtiyacın kaynağında ne var; söz konusu ayrım konferansı nasıl şekillendirecek?
Yıllardır hem Araştırmada Yenilikler Konferansımızda hem de yenilik konusunun ele alındığı birçok başka toplantıda yenilik konusu doğal olarak yeni teknikler, buluşlar, teknolojiler temelinde tartışıldı. Ancak yenilik her zaman insanın kontrolünde gerçekleşmiyor, bazen de genel koşullar belirleyici oluyor ve işinizi eskisinden farklı yeni bir şekilde yapma zorunluluğu doğuyor.
Bundan hareketle biz de bu seneki konferansımızda konu başlıklarını; yeni teknolojiler temelinde kontrollü bir şekilde süreçlerimize dahil ettiğimiz yenilikler ve kontrolümüz dışında hayatımıza giren ve işimizi farklı bir şekilde ele almak durumunda olduğumuz yenilikler olarak iki ana başlık altında belirledik. Büyük Verinin Psikolojisi’nden Suriyeli Mülteciler ve sosyal ve ekonomik etkilerine varan geniş bir yelpazede bu yenilikleri 24 Mayıs’ta konuşacağız. Konferansın ilk bölümünde araştırma ve pazarlama dünyasına şekil veren yeni teknolojileri konuşacağız. İkinci bölümde ise biz planlamadan hayatımıza giren yeniliklere yer vereceğiz.
Bu yılki konu ve konuşmacılardan kısaca bahseder misiniz? Kimler mutlaka Araştırmada Yenilikler Konferansı’nda olmalı?
İlk olarak özel konuğumuzla başlamak istiyorum, Cambridge Üniversitesi Psikometri Merkezi Direktörü Vesselin Popov bizimle birlikte olacak. Dijital ayak izlerimiz insanları tanımak ve davranışları tahmin etmek için nasıl kullanılıyor? Tercihlerimiz gerçekte nasıl ve ne kadar manipüle ediliyor? Brexit ve ABD seçimlerinde de gündeme gelen bu konunun detayında neler var? Tüm bu tartışmaların tam odağındaki merkezlerden birisi Cambridge Üniversitesi Psikometri Merkezi ve Vesselin Popov bize online davranışlarımız, bunun psiko-sosyal değerlendirmeleri ve bu yeni yaklaşımların araştırmada nasıl verimli ve etik bir şekilde uygulanacağını anlatacak.
Dünyada önde gelen 23 ülkede toplam 18 bin tüketicinin tutum ve davranışlarını analiz ederek hazırlanan, türünün en geniş araştırmalarından biri olan Global Trendler Araştırması’ndan çıkan ilgi çekici sonuçlar da 24 Mayıs’ta sunulacak. Dünyada öne çıkan trendlere baktığımızda teknolojik gelişmeler, iklim değişikliği gibi bildiğimiz trendlerin dışında öne çıkan bazı yeni trendlerden de bahsedilecek. Bu bölümün de kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bir diğer önemli husus ise daha önce de bahsettiğim, bizim kontrolümüz dışında gelişerek hayatımıza giren ve uyum sağlamak zorunda olduğumuz yeniliklerden biri ve belki de ülkemiz için en önemlisi… Göç olgusu ve Türkiye’de Suriyeli mültecilerin toplum yapısına ve ekonomiye olan mevcut ve gelecek etkileri. Bu konuyu CNN Türk’ün deneyimli ismi Başak Şengül’ün moderatörlüğünde düzenlenecek panelde değerli konuklarla tartışacağız. Panelistlerimiz arasında eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Murat Erdoğan, Ipsos’tan bu konuda yoğun araştırmalar yapan uzman ismimiz Semiha Feyzioğlu ve kendisi de bir Suriyeli mülteci olan ve Hacettepe Üniversitesi’nde araştırma asistanlığı yapan Tulin Haji Mohamad olacak.
Son kullanıcıyla buluşmuş ancak araştırma sektörünün henüz adapte olmadığı teknolojik gelişmeler var mı? Bulut depolama, AR-VR-MR gibi…
Ipsos inovasyon konusunda dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden biri. Ipsos Türkiye olarak sekiz yıldır bu konuda konferans düzenlememiz de bunun bir başka göstergesi. Bulut bilişim, VR gibi teknolojiler araştırma sektörünün odağında olan konular ve Ipsos da dahil olmak üzere bu sektördeki büyük oyuncular bu trendleri özellikle yakından takip ediyorlar. Biz Türkiye’de Research Labs adını verdiğimiz ve sadece inovatif araştırma tekniklerine odaklanan bir departman oluşturduk. Ciddi yatırım yapıyoruz. Ama bu yaklaşımları, teknikleri işimize adapte etme tek taraflı olabilecek bir konu değil, bu kapsamda yapılan yatırımların hızlı bir şekilde hayata geçmesi için araştırma sağlayanlar ve araştırma verenlerin işbirliği içerisinde ilerlemelerini önemli görüyorum.
Etkinliğin konu başlıklarından biri de büyük verinin psikolojisi. Araştırma disiplini içerisinde nasıl bir öneme sahip bu konu?
Araştırma işi sürekli bir transformasyon içinde. Araştırmayı temelde verinin toplanması, analiz edilmesi ve raporlanması diye tanımlarsak büyük veri üzerinde yürütülen çalışmalar araştırmanın yeni nesil örnekleri oluyor. Konvansiyonel araştırmada hedef kitlelerin sınıflandırıldığı ve pazarlamacıların buradan hareketle her segmente uygun ürün ve söylemler geliştirdiği çalışmalar var. Artık büyük verinin birçok teknikle daha çok anlamlandırıldığı bir dönemdeyiz.
Konferans her yıl anlamlı bir bağış politikasıyla katılım kabul ediyor. Bu yıl da benzer şekilde UNICEF Türkiye Milli Komitesi’ne yapılacak bağışla katılım alınacak. Detayları ve bu yılki UNICEF tercihinizin nedenlerini sizden dinleyebilir miyiz?
Eğitim ve çocuk bizim gerek yerel sosyal sorumluluk çabalarımızda gerekse dünya çapında yardım kampanyaları düzenleyen Ipsos Vakfı’nın çalışmalarında temel aldığımız ve hassasiyet gösterdiğimiz konulardan biri. Konferansımız vesilesiyle her yıl çok farklı sosyal sorumluluk projelerinin hayata geçmesine aracı olduk ve bundan mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz yıl konferans katılımcılarımız konferansa katılmak için Barış için Müzik Vakfı’na yaptıkları bağışlarla 100 çocuğun müzik enstrümanına kavuşmalarını ve müzik eğitimi almaya başlamalarını sağlamıştı. Önceki yıllarda da yine TEGV, ÇYDD gibi değerli kurumlarla işbirliği yapma fırsatı bulmuştuk. Bu yıl da yine çocuklar için bir değer yaratma hedefiyle proje arayışlarımızı sürdürürken UNICEF Türkiye Milli Komitesi ile yollarımız kesişti. Onlar da bize, tarım işçisi çocuklar konusunun öneminden bahsettiler ve çok önemli bilgiler verdiler. Bunlardan bazıları şöyle; Türkiye’de istihdamın yüzde 25’i tarım sektöründe gerçekleşiyor. Her yıl hasat zamanı 1 milyon insan göç ediyor. Aylarca tarlaların yakınında, kanalizasyonun, temiz suyun olmadığı çok kötü şartlarda yaşıyorlar. Ailelerin bu göçüne çocukları da eşlik ediyor.
Türk İstatistik Enstitüsü’ne göre Türkiye’de 893 bin çocuk işçi var ve bu çocukların yüzde 44’ü tarımda çalışıyor. 6-18 yaş arası 393 bin tarım işçisi çocuk var. Bu çocukların yarısı okula gitmiyor ve haftada 40 saatten fazla çalışıyorlar. Bizler de konferans katılımcılarımızla birlikte Türkiye’deki yaklaşık 400 bin tarım işçisi çocuğun mümkün olduğunca çoğuna destek olabilirsek ne mutlu bize.