Gerçekleştirdiği 700’ün üzerinde yayında bugüne dek iki bine aşkın sektör profesyonelini ağırlayan Reklamarkası, Ender Merter’in sunumuyla Bloomberg HT ekranlarında izleyicisiyle buluşmayı sürdürüyor. Reklamcılığa yaklaşık yarım asrını adamış bir isim olan Merter’in sektör odaklı yayıncılıkta da 12 yıla yayılan bir başarı öyküsünün mimarı olması ise yalnızca tecrübesinden değil, sektörde bıraktığı izlerden ve hiç kaybetmediği heyecanından ileri geliyor.
Merter’le, geçtiğimiz günlerde 100. Yıl Marka Ödülleri’nden de Yılın İletişim ve Pazarlama Programı Ödülü ile dönen programın doğduğu yıldan başlayan minik bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.
Ağustos ayında 700’üncü yayınını geride bırakan Reklamarkası, 12 yıl önce ekranlara hangi motivasyonla merhaba demişti?
Yıl 2010, Galatasaray Spor Kulübü’nde kurumsal iletişim direktörüyüm. Galatasaray için çok önemli bir dönem çünkü tarihe damga vuran başarıların kazanıldığı ve Ali Sami Yen‘in yıkılmasının ardından Seyrantepe macerasının başladığı zamanlara denk geliyor.
Stad yapım aşamasındayken, ülkenin ilk üstü kapalı stadının merakı içindeki basın mensuplarına gelişmeleri Başkan Adnan Polat ve benim organizasyonumda aktarmaya çalışıyoruz. O zamanlar Türkiye Gazetesi Grubu’nun reklam direktörü olarak görev yapan sevgili arkadaşım İbrahim, “Ya abi biz bir değişim sürecine giriyoruz gazetede, iletişimle ilgili bir proje yazar mısın” diye ricada bulundu; ben de “Neden olmasın, sadece sağ sayfa olursa yazarım (!)” dedim. Görüşme neticesinde beşinci sayfada bir yıl boyunca iletişimle ilgili bir köşem oldu. Ardından TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni, sevgili Nuh Albayrak bana bu köşeyi televizyona taşımayı teklif etti. Dedim ki, “Yahu ben televizyoncu değilim, neticede iletişimciyim, o ayrı bir profesyonellik ister…” Fakat bunları söylerken de bir taraftan kafamın içinde ilk beş bölümün planlamasını yapıyordum. Teklifi kabul etmemle başlayan süreç bir yıla yakın sürdü. RTÜK ve Reklam Kurulu başka televizyonlar önerirken, ben de bu sırada Bloomberg ile görüştüm ve kabul gördü. O günden beri aynı motivasyon ve heyecanla programa devam ediyorum.
Niş bir alana odaklanan programların bu denli uzun soluklu olması televizyonculukta nadir rastlanır bir durum. Reklamarkası yakaladığı sürdürülebilir başarıyı neye borçlu?
İletişim niş bir alan olmasına rağmen aslında hedef kitlesi geniş bir sektör. Programın uzun soluklu olmasında ise başarısının yanı sıra benim sektörde bıraktığım güven ve dostluğa dayalı intiba rol oynadı.
İnceledim, dünyada bu alanda bu denli sürdürülebilir başarı yakalamış sektörel bir program yok. Reklamarkası bu anlamda bir ilk. Markalarla, halkla ilişkiler ve medya şirketleriyle kurulan pozitif ilişkiler programın devamını kolaylaştırıyor. Bize destek veren markalara, ajanslara ve tüm sektörel kuruluşlara buradan da teşekkürü borç biliyorum.
Yayıncılık, sektördeki 40 yıllık geçmişinizin önemli bir kısmına eşlik ediyor. Bugün hâlâ aynı enerjiyle devam etmenizi sağlayan, sizi en çok motive eden yanı nedir?
40 yıllık kariyerimin 12 yılı televizyonculukla geçti. Program yapımcılığı ve sunuculuk farklı alanlar olsa da baktığınız zaman hepsi iletişim şemsiyesi altında toplanıyor. Tezcanlı bir yapım var ama bunun yanında gençlerle iletişimim de beni çok motive ediyor. Reklamcılıkta 80 öncesi ve sonrasını yaşamanın değerini ve hakikatini çok iyi bilmem; ekonomi ve siyaseti dengeli kullanmam da önemli mihenk taşlarından. Sevgiyle, gönül vererek yapılan işlerin her zaman sürdürülebilir olmaya aday olduğunu düşünüyorum.
Programın başarısını, yakın zamanda Cumhuriyet’in 100’üncü yılına özel verilen 100’üncü Yıl Marka Ödülleri’nde Yılın İletişim ve Pazarlama Programı Ödülü’nü alarak da perçinledik. Ödülü benim adıma almak ekibin bir parçası olan oğlum Tankut Merter’e nasip oldu. Bir yılı aşkın süredir Reklamarkası Ekstra programı da ona emanet. Ödüller almak güzel, böylesine anlamlı bir yılda daha da büyük bir anlam kazanıyor. Tüm destek olanlara ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.