New York Times yedi yıl aradan sonra ilk kez Akademi Ödülleri esnasında yeni kampanyasını yayınlıyor. Kampanyanın teması ne mi? Elbette ki, hakikat.
Malumunuz, Oxford Dictionary’ye göre 2016’da Yılın Kelimesi “post-truth (hakikat sonrası)” idi. Aslında temel bilimlerde 1960’lardan bu yana “hakikat” mesele edinilmiş bir konu. Mutlak hakikat, alternatif hakikat, çoğul hakikat, eril ve beyaz hakikat, madun hakikati gibi pek çok başlıkta kavramsallaştırmaya uğramış terim, 2016 itibarıyla popüler kültürde de hatırı sayılır bir yer edindi. Hakikat üreten kaynakların adem-i merkezileşmesi –ki bunda büyük pay dijital dünya ve sosyal medyanın- de hakikati parçaladıkça parçaladı.
Siyasi popülizmleri de unutmayalım elbette. Örneğin, Donald Trump, başkanlık yarışında yürüttüğü kampanyasında hakikati hep kendisine göre yorumlamakla kalmadı, kimi zaman temelsiz hakikat yaratımına da meyletti. Seçilmiş başkanın medyaya öfkesi de devam ediyor.
İşte tam da böyle bir zamanda geldi New York Times’ın hakikat kampanyası. Kampanyanın hedefi ise izleyicilerini hakikat temelinde birçok başlığı tartışmaya çağırmak: Hakikat nedir? Hakikati aramak, bulmak ne demektir? “Fake news (doğru olmayan haberler)” çağında hakikatin bir anlamı var mıdır? Tüm bunlar arasında medyaya ve gazetecilere düşen görev nedir? Peki ya okuyucu; hakikatler karşısında onun sorumluluğu nerede başlar, nerede biter?
New York Times’ın markalama yöneticisi David Rubin kampanyanın “Hakikatlere ve gerçeklere dair ulusal bir diyalog” başlatmayı hedeflediğini belirtiyor. Kampanyanın Akademi Ödülleri akşamında yayınlanmasının ise tek bir nedeni var: Çünkü Oscar Ödül Töreni, milyonlarca insan tarafından seyredilen, büyük medya etkisine sahip bir etkinlik.
Hakikat kampanyası televizyon ve dijitalin yanı sıra New York, Los Angeles, San Francisco ve Washington D.C’deki açıkhava mecralarında yer alacak.