Üzerinde envai çeşit yemeğin sergilendiği uzun masalar, o masaların etrafına kurulmuş neşeli insanlar ve hepsi de birbirini seven o neşeli insanları çevreleyen sıcacık evler… Söz konusu bayram olduğunda her şey kavuşmak, sevmek ve mutlu olmak üzerine kurgulanıyor çoğu reklamda. Ancak hayatta mutluluklar kadar -belki de daha çok- mutsuzluk da var. Kavgalı ayrılıklar, dinmeyen pişmanlıklar ve aşılamayan mesafeler yalnızca mesai zamanlarında değil, bayramlarda da pek çok insanın peşini bırakmıyor.
Pek çok uluslararası marka, her yıl olduğu gibi bu yıl da, en sevdikleri özel günlerden Noel’de ekranlarda reklamlarıyla yerlerini alabilmek için çalışmalara başladı. Bazı markalar yaklaşan günü yürek ısıtan hikâyelerle taçlandıradursun, Almanya menşeli süpermarket zinciri Penny, bu yıl Noel’i hüzünlü olduğu kadar pek çokları için tanıdık da olabilecek bir hikâyeyle karşılıyor.
John Lewis’in meşhur Man on the Moon’u veya Edeka‘nın Noel ruhuna ters köşe yapan Homecoming’i gibi odağına mesafeleri alan reklam filmi, kavga edip ayrı düşen bir anne ve kızının Noel’de bir araya gelme hikâyesini metaforlarla anlatıyor. Serviceplan imzalı filmin kıssadan hissesi ise net: “Mesafeler ne kadar uzak gözükürse gözüksün, küslükleri gidermek için bu Noel’de bir adım atın.”