Arkadaşlarıyla evinde sakin bir akşam geçirmekte olan genç bir adam, kendisini cumartesi günü dansa götürüp götürmeyeceğini soran gizemli bir tanıdıktan gelen telefon mesajıyla tüm düzenini değiştirir. Birkaç gün içinde dans etmeyi öğrenmek gibi meşakkatli bir işe girişen adama yardım eden arkadaşları ve onların katettikleri yolu izlemeye gelen daha çok sayıda arkadaşla genç adamın kendine ait odası, tüm dostlarını ağırladığı bir dünyaya dönüşür.
Farklı ihtiyaçlara ve artan kalabalığa cevap verecek şekilde esneyip genişleyebilen; ne kadar değişirse değişsin sıcaklığından pek bir şey kaybetmeyen bu oda bir IKEA odasıdır elbette. Tüm özveri ve sevginin meçhul kaynağıysa güzel yüzünü hikâyenin sonunda gösterir.