Site icon MediaCat

‘İşler değişti’

'İşler değişti'

2012 yılından bu yana Hürriyet Ekonomi Müdürü olarak sürdürdüğü görevinin yanı sıra bu yıl Hürriyet İK Yayın Yönetmenliği’ni üstlenen Sefer Levent ile yeni dönemde Hürriyet İK’da planlandığı değişikleri ve yönetimini üstlendiği disiplinlerin reklam ve pazarlamayla olan ilişkisini konuştuk.

Öncelikle Hürriyet İK’nın yayın yönetmenliğini üstlenme sürecinizden bahseder misiniz?

Ben aslında 20 yıldır Doğan Şirketler Grubu’ndayım. Hürriyetle çok uzun zamandır kader birliğim var. 2012 yılında Radikal’den Hürriyet’e Ekonomi Müdürü olarak geçtim, o zamanın yayın yönetmeni Enis Berberoğlu’nun ve Vuslat Hanım’ın talebiyle birlikte oldu. Açıkçası o günden sonra da Hürriyetin bilfiil ekonomi sayfalarını yönetmeye başladım. Radikal’den önce Posta gazetesinin finans editörlüğünü yaptım, ondan önce de yine Radikal gazetesindeydim. Hatta esprisini yapıyorum, Fanatik hariç Doğan Grubu’nun bütün gazetelerinde görev aldım.

Son olarak Kasım ayında resmen de Aralık ayında Hürriyet İK’nın yayın yönetmenliği işini devralmış oldum. O da çok uzun yıllardır Hürriyet’te çıkan bir gazeteydi. Çok önemli bir marka. Bu önemli markada daha iyi neler yapılabilir, mark anasıl daha da gelişebilir, özellikle ekonomideki tecrübemizi bu yayına nasıl aktarırız diye oturduk gazetedeki yöneticilerle konuştuk. Başta Sedat Ergin ve CEO’muz Ahmet Özer’in de desteğiyle böyle bir şey oldu. O gün bugündür Hürriyet İK’yı çıkartıyoruz.

Ekonomi ve insan kaynakları alanları birbirinden besleniyor diyebiliriz miyiz?

Birbirine aslında çok yakın gözüken alanlar. Yani temel felsefe olarak iş varsa insan kaynağı var, insan kaynağı varsa iş var.

İki görevi aynı anda yürütüyorsunuz. Nasıl bir çalışma sisteminiz var?

Ben ekipçi bir adamım “ben”den çok “biz” demeyi severim. Ekip arkadaşlarıma çok güveniyorum. Şu anda iki gazetenin ayrı ekibi var. Tek kesişim noktaları da benim. Ama sonuçta arkamda hakikaten güçlü bir ekip var; sistemi kurduğunuzda işler bir şekilde yürüyor.

Biz Hürriyetin ekonomi servisinde çalışma arkadaşlarımla beraber herkesin birbirini yedeklediği güzel bir sistem kurduk. Hepimizin ayrı birer alanı var. Uzman gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Kimse olmazsa olmaz değil ben dahil, işlerin tıkır tıkır yürüdüğü bir Hürriyet ekonomi felsefesiyle çalışıyoruz.

Aynı şeyi şimdi İK’da da yapıyoruz. İK’ya da yeni bir sistem kurduk, bir yayın politikası belirledik. Sayfa sayısını artırdık. Önümüzdeki dönem de biraz daha artırıp, alanlarımızı genişletip daha etkili bir gazete ortaya koymaya çalışacağız. İnsan kaynakları gazetesiydi İK, biz buna insan kaynakları ve iş fırsatları gazetesi diyoruz artık. Böylece perspektifi biraz daha genişletmiş olduk.

Neden “insan kaynakları ve iş fırsatları gazetesi” olarak konumlandırdınız?

Artık işin içine iş fırsatları, Avrupa Birliği fonları, iş kurma ve insan kaynakları da dahil oldu. Gerçekten iş varsa insan kaynağı var. O yüzden iş yapmak da çok önemli. Özellikle franchising nasıl olur, nerelerde iş imkânı var, hangi fonlardan faydalanılır gibi soruların cevaplarına Hürriyet İK’da artık daha sık rastlayacağız.

Bu yıl ne gibi yenilikler göreceğiz?

Daha önce yaklaşık binin üzerinde sayısı yayınlamış bir gazeteden bahsediyoruz. Herkesin hayatına bir şekilde dokunmuş hem eleman arayanların hem iş arayanların hayatında var olmuş bir gazete. Felsefesi belli, zaten o yüzden DNA’sıyla çok fazla oynamadan içeriğini zenginleştirmeye çalıştık. Birtakım alanlar ve köşeler açtık.

Nasıl alan ve köşeler?

İş fırsatlarını not ettik. Sosyal güvenlik yazıları yazmaya başladık. Çünkü işçi ve işveren hakkı yasaların değişmesiyle değişim gösteren ve birçoğumuzun aslında bilmediğimiz alan. Rehber görevi görmek istediğimiz bu alanda Noyan Doğan gazetenin önemli parçalarından biri haline geldi.

Bu bir fırsat gazetesi ama iş fırsatları dışında kimler eleman alıyor, hangi nitelikte elemana ihtiyaç duyuyor, oralara başvurmak için neler gerekiyor, ne yapmak lazım onları da daha derinlemesine işlemeye çalıştık. Hayatımıza iş dünyasında global çerçeveden giren bazı meslekler, alanlar var. Mesela, artık CFO’ların yanı sıra CDO’lar diyebileceğimiz “digital officer”lar da var:. Bunlar kimdir, dışarda hangi modelle çalışırlar, içerde bu kişilerin muadilleri ne işler yapar… Bu konuları ele alıyoruz. Onları da bunun içine katıp, yani dışarıyı da bir nevi Türkiye’ye sunup yeni yönetim modelleri konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Alanlara daha derinlemesine işleyeceksiniz diyebilir miyiz?

Evet. Mesela, Hürriyet İK editörü Burcu Özçelik’in hazırladığı kariyer yolu diye bir köşemiz var. Bunun birçok dergide örnekleri de var. Yıllardır kanıksadığımız birtakım yöneticiler, bir yerlere gelmişler fakat onların hangi okullardan mezun olduklarını, bugünkü mevkilerine nasıl yükseldiklerini çok fazla bilmiyoruz. İnsanların aslında ne tür aşamalardan geçip ne tür görevlere geldikleri bu yolda ilerlemek isteyen insanlar için önemli bir rehber özelliği taşıyor. Böyle bir köşe yaptık ve epey ilgi gördü. Kendini ifade etmek isteyen kişilerden de birtakım talepler geliyor ve okurlar da farklı yöneticilerin kariyer yollarını yazmamızı istiyorlar.

Eğitimin biraz daha felsefesini değiştirip akademik eğitim ve sonrası ne tür alanlarda şu anda iş fırsatları var, doğru eğitim nereden alınır, hangi işte çalışmak için ne eğitimi alınmalı gibi konulara da yer vereceğiz. Bu köşemizde de Nuran Çakmakçı var. Onun yazdığı köşelerde de artık eğitime farklı bir perspektiften bakacağız; eğitim, akademik kariyer, gelecekte hangi meslekler var gibi konularla ilgili köşelerimiz artabilir. Bu, sayfa sayımızdaki artışa paralel ilerleme gösterecek. Ancak biz haberci bir gazeteyiz. Böyle köşelere boğulmuş bir gazete değiliz, daha çok fırsat sunan haberler yapmak istiyoruz. Temel hedefimiz bu.

Eğitim alanına yönelik organizasyonlar yapmayı düşünüyor musunuz?

Evet. Özellikle mesleki eğitim alanında ciddi birtakım projelerimiz var. Hem belli meslekleri yapmak için birtakım sertifikalar gerekiyor hem de kariyer anlamında kendinizi geliştirmeyi düşünüyorsanız birtakım eğitimler alabileceğiniz modeller olacak. Aslında Hürriyet İK, okurlarına bu anlamda sadece haber hizmeti değil kariyer yolunda yürürken kendilerini geliştirmeleri açısından eğitim hizmeti de vermeye çalışıyor. Bu konuda önemli atılımlar yapacağımızı düşünüyorum.

Hürriyet İK sayısız yayını olan, Türkiye’nin ilk ve tek insan kaynakları ve iş fırsatları gazetesi olarak bir marka. Bu markanın sürdürülebilirliğini sağlamak için nasıl bir pazarlama stratejisi uygulayacaksınız?

“İşler değişti”, bu bizim sloganımız. Hiçbir iş bundan 5-10 yıl öncesi çerçevesinde yapılmıyor. Basında da birtakım değişiklik var. Yani yaşaması için bu tür yayınların ilan alması gerekiyor, sponsorları olması gerekiyor. En başta Hürriyet İK’nın içeriğini okura beğendirmemiz lazım ki ilan ve sponsor almaya devam edelim. Yaptığımız değişikliklerin karşılığını aldığımızı düşünüyorum. Geçtiğimiz yaklaşık 2,5 ila 3 aylık süreçte gazetenin hem ilan sayısında hem de sayfa sayısında artış oldu. Bunun bir ivme kazanıp devam etmesini bekliyorum açıkçası.

Ayrıca sosyal sorumluluk, eğitim ve kadınların iş gücüne katılımı tarafında da birtakım projelerimiz var. Bunlarla da ciddi sponsorluk anlaşmaları yapıp gazetenin gelir tarafına ivme katacağımızı düşünüyorum.

Basılı yayında reklam kaybı yaşanıyor. Bunu aşmak için neler yapıyorsunuz?

Benim görevim ilanları alabilecek potansiyeli sağlamak, okunabilirliği artırmak. Bu noktada yazılı basında hâlâ gidilebilecek çok yol olduğunu düşünüyorum. Eskiden mecra sayısı daha az, basılı gazetelerin reklam bölümleri daha rakipsizdi. İşlerin daha kolay yürüdüğü bir dönemden geçtik. Gazetelerdeki kaybın da birtakım alternatif alanlar yaratılarak eski seviyesine getirilebileceğini düşünüyorum. Bir yayın politikası olarak basılı gazetelerin daha çok kapıyı çalması halinde ilan gelirlerinin daha çok artacağına inanıyorum. Özellikle ekonomi müdürü şapkamla konuşursam bu konuda birkaç tane denememiz oldu, sonuçları da aldık.

Öte yandan, elbette dijital mecralar her geçen gün bu pastadan aldığı payı artıracaktır. Ama gazeteler de bu işin bir nevi alternatiflerini yaratıp yollarına devam edecek bir süre daha.

Reklam gelirinizi artırmak için dijitalden nasıl faydalanacaksınız?

Hürriyet İK’nın bundan daha önceki senelerinde eleman ilanının fazla olduğu bir yapı hâkim. Fakat bu taraftaki işler her yerde olduğu gibi dijitale kaymış durumda. Dijital taraf bu gazetenin bir nevi rakibi gibi gözüküyor. Fakat basılı gazetemizi, insanların gözünden kaçan bir nevi kesip saklayabileceği başucunda tutabileceği önemli fırsatlar sunan bir mecra olarak görüyorum.

Dijital taraf biraz daha işin interaktif tarafı. Orada açıkçası Hürriyet ve İK markası biraz daha süzgeç görevi görse de önemli bir platform, tartışma ve eğitim platformu haline gelebilecek, önemli fırsatlar sunabilecek potansiyel barındırıyor. Hürriyet İK gazetesinin bir dijital platformu olması için ayrı bir yatırım gerekiyor. Onu da kısa vadede yapacağız.

Günümüzde İK pazarlaması diye bir kavram var. Kurumların İK departmanı, çalışanlara yatırım yaparak markayı öne çıkarmaya çalışıyor. Çalışanları tatmin etmek için İK uygulamalarının da artık kendisini konumlandırması gerektiği bir zamandayız. Siz, İK ile pazarlama ilişkisine nasıl bakıyorsunuz? İK, neden pazarlamaya ve marka yönetimine önem vermeli?

Ben bu zamana kadar İK’ya uzaktan bakıyordum ama içine girince bir derya deniz olduğunu gördüm. İK çok fazla alana dokunuyor. Dediğiniz gibi pazarlama da bu alanlardan biri. Pazarlama konusunda da çalışan memnuniyeti, çalışanların eğitimi ve işyerinde kendilerini mutlu hissetmeleri İK politikalarıyla paralel yürüyecek.

O işyerinin felsefesini yansıtan birtakım çalışmalar olabilir ama İK politikalarıyla şekillenebilecek bir durum bu. Ben bir şirketin pazarlama süreçlerini en iyi şekilde yürütebilecek olanların o şirketin istihdam ettiği kişiler olduğunu düşünüyorum. Çalıştığınız yerden memnun değilseniz gittiğiniz her yerde o memnuniyetsizliği dile getirirsiniz.

2012 yılında Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü olarak göreve geldiğinizden bu yana yaşanan değişimden ve 2016 planlarınızdan bahseder misiniz?

Hürriyet ekonomi sayfaları her zaman için bir referans noktası olarak kabul edilmiştir. Bunda başta Vahap Munyar olmak üzere benden önce görev yapan yöneticilerin bunda büyük emeği var. Ben göreve geldikten sonra ekonomi sayfalarında şirket haberlerinin ağırlığını azaltıp makro ve mikro ekonomi haberlerine daha fazla yoğunlaştık. Çalışma arkadaşlarımın uzmanlık alanlarına göre analizlerin yer aldığı, vatandaşı ilgilendiren haberlerin sayısında artışa gittik. İnfo-grafiklerle haberlerin anlaşılmasını kolaylaştırmaya, olayları rakamlarla gözler önüne sermeye çalıştık. Sayfalarımızı görsel açıdan dikkat çekici hale getirmeyi hedefledik. Amacımız ekonomi haberciliğinde gündem yaratacak haberlere, analizlere imza atmaktı. Gelen tepkilerden, aldığımız ödüllerden başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Yazı işleri ekibinin büyük desteğini görüyorum. Beraber başarılı olmak ve ekip oyunu oynamak müthiş bir haz veriyor bana.

Son olarak pazar günlerine özel bir yayın oluşturduk. Bu projenin mimarı ve en büyük destekçisi yayın yönetmenimiz Sedat Ergin’dir. Pazar günleri Ertuğrul Özkök ekonomi yazıları yazmaya başladı, Jale Özgentürk iş dünyasından kulis haberleriyle sahaya fırtına gibi döndü. Vahap Munyar’ın keyifli iş dünyası sohbetlerine, Zeynel Balcı’nın okunur-anlaşılır piyasa analizleri eklenince ortaya keyifli bir pazar ekonomi sayfaları konsepti çıktı. Bundan sonraki planımızda haftalık yeni işler yapmak var.

Ekonominin nabzını tutuyor olmanız reklam geliri sağlanacak mecraları belirlemenizde nasıl bir rol oynuyor?

Reklamverenlerin tavrı aslında ekonominin temposuyla büyük paralellik sağlıyor. İşler iyi giderken sorun yok ancak tıkanma periyodlarında proje üretmek bütçe hedefleri bakımından çok önemli. Otomotiv, emlak, KOBİ, enerji, turizm gibi stratejik önemdeki sektörlerde uzman arkadaşlarımızın olması bizim için ciddi avantaj. Bu, reklam alınabilecek alan ya da mecra yaratabilmek ve ortaya gelir kazanan projelerin çıkmasını sağlıyor. Ancak bu projelerin gazetecilik misyonumuzla örtüşmesi gerektiğini hiçbir zaman unutmuyoruz.

Exit mobile version