100 yılı aşkın geçmişiyle Türkiye’nin ikonikleşen ve yurtdışı pazarında da kendine giderek daha geniş bir yer edinen markalarından Atelier Rebul’ün marka öyküsünü, üretim hassasiyetlerini ve büyüme stratejisini Rebul Şirketler Grubu Kurucu Ortağı Nüket Filiba’dan dinledik.
Bilmeyenler için Atelier Rebul’ün geçmişinde kısa bir yolculuğa çıkarak başlayalım ve markanın öyküsünü dinleyelim sizden.
Türkiye’nin en köklü markalarından biri olarak hikâyemiz bundan 125 yıl önce Beyoğlu’nda başladı. Genç Fransız eczacı Jean Cesar Reboul’ün Beyoğlu’nda Türkiye’nin en büyük eczanelerinden birini; Grande Pharmacie Parisienne’i (Büyük Paris Eczanesi) kurması hikâyemizin başlangıç noktası. Cumhuriyet tarihinin ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu’nun Rebul Eczanesi’nde üniversite stajını yapmasıyla başlayan ve zaman içerisinde ortaklığa evrilen bu süreç markamızın temelini oluşturuyor. Beyoğlu’ndaki Rebul Eczanesi’nin ününü ve prestijini artıracak ürün ise takvimler 1938’i gösterdiğinde ortaya çıkıyor. Jean Cesar Reboul’ün bahçesinde yetişen lavantaların uçucu yağlarından eczanenin alt katındaki laboratuvarda ürettiği Rebul Lavanda kolonyası öyle seviliyor ki dönemin centilmen erkekleri bu kolonyayı sürmeden Pera’ya yani Beyoğlu’na adım atmaz oluyor. Büyük Paris Eczanesi ise zaman içerisinde Rebul Eczanesi’ne dönüşüyor. Atelier Rebul’ün hikâyesi ise 2013’te başlıyor. Bir kozmetik atölyesi gibi yeniden yorumlanan Atelier Rebul’de 125 yıl öncesinden ilham aldık. Asırlık tecrübemizi, koku uzmanlığımızı, bilgi birikimimizi, formüllerimizi ve kurucumuz Jean Cesar Reboul sayesinde genlerimizde bulunan Fransız zarafetini farmakolojik uzmanlığımızla harmanlayarak 2013’te exclusive Atelier Rebul markasını ve mağazalar konseptini yarattık.
Atelier Rebul olarak 125 yılı aşan eczacılık geleneğimiz ve koku uzmanlığımızı birleştirerek, doğanın saflığını bir sanatçı hassasiyetiyle işliyor, güzelliği ve sağlığı bilimsel uzmanlıkla bir araya getiriyoruz. Nesillerdir süregelen bilgi birikimimiz ve deneyimimiz sayesinde tasarladığımız ürünlerle bugün kendimizi “kişisel bakım deneyiminin yanı sıra bir yaşam zevki sunan, otantik ve güvenli bir iyi yaşam markası” olarak tanımlıyoruz. Belki tüm bunlar “yüz yılı aşan bir marka nasıl olunur” sorusunun da cevabını oluşturuyor.
Türk kültüründe kolonyanın nasıl bir yeri var? Ülkenin dokusuyla özdeşleşen başlıca kokular hangileri?
Kolonya yüzyıllardır günlük yaşamımızın bir parçası ve tüm dünyada hijyen, misafirperverlik, nostalji ve mis kokulu bir konforun temsilcisi. Ülkemizin dokusuyla özdeşleşen koku denildiğinde ise akla önce lavanta geliyor. Nedeni de elbette Türk halkının 1938 yılında tanıştığı Rebul Lavanda Kolonyası. O yıllarda bu ünlü ve prestijli kokunun İstanbul’da girmediği ev çok az. İstanbul’un en eski kokularından konu açıldığında Rebul Lavanda kolonyası kendine mutlaka yer bulur. Öyle ki bu kolonyayı kullanmak babadan oğula aktarılan, kuşaklar boyunca devam ettirilen bir gelenek haline gelmiş durumda.
İstanbul ile özdeşleşen bir diğer koku da baharda Boğaz’ı süsleyen erguvan çiçeklerinin kokusu ve ikonik erguvan kolonyamız. Mısır Çarşısı’ndaki baharatlardan ilham alan ikonik İstanbul İmza Koleksiyonumuz da gittiğiniz her yere bu kocaman şehri, İstanbul’u taşımanıza olanak sağlıyor.
Pandemi dönemi insanlara kolonyanın hijyen için de önemli bir araç olduğunu hatırlattı. Dönemin etkileri markaya gösterilen ilgiye nasıl yansıdı?
Evet, pandemi hepimizi bu çok eski tanıdıkla tekrar bir araya getirdi. Kolonyanın COVID-19’dan korunmada etkili olduğunun açıklanması ve virüsleri yok etmeye yardımcı olan 80° etil alkol oranı ile en güvenli hijyeni mis gibi kokan kolonyalarla sağlama imkânı, ürünlerimize olan talebi kısa sürede artırdı.
Stoklarımız başta yeterli olmasına rağmen, ilerleyen günlerde inanılmaz artan talebin tamamını karşılayamadık. Üretimimizi ve tedarik zincirimizi zorlu şartlarda devam ettirirken, talep edilen ürünleri yetiştirmeye çalışmak bizim için milli bir vazifeydi. Alkol tedariki zorken bile alkol kalitesinden asla ödün vermedik. En üst seviyede hijyen önlemlerimizi alarak üretime devam ettik. Pandemi günlerinde büyük bir sorumluluk ve asırlık bir eczacı ruhuyla çalıştık. Üretim bantlarında iki metrelik fizikî mesafe yaratarak çift vardiya halinde üretim yaptık. Eski fabrikamızdaki tüm üretim hatlarını kolonyaya çevirerek tam kapasite kolonya ürettik. O dönemde kolonya üretimimiz 3,5 katına çıktı.
Markanın ürün gamının yıllar içerisinde epey genişlediğini görüyoruz. Kolonya dışında en çok hangi ürünlere talep var?
Atelier Rebul olarak bugün parfümden kolonyaya, mumdan çubuklu oda kokularına, banyo ve vücut ürünlerinden cilt ve saç bakım kategorilerine kadar geniş bir yelpazede kaliteli ve güçlü koleksiyonlar üretiyoruz. Her cilt tipi için özenle ve yüksek oranda doğal içeriklerle geliştirdiğimiz cilt bakım ürünlerimiz var. Koku uzmanlığımız ve asırlık formüllerimiz bu alanda başarıyla ilerlememizi sağlayan etmenler. Ayrıca, ürettiğimiz her ürünün markanın ruhunu, yaşam tarzını ve bakış açısını yansıtmasını çok önemsiyoruz.
Evde geçirdiğimiz zamanın artması ile bu dönemde hepimiz evlerimize daha çok ilgi gösterdik, yaşam alanlarımızı daha keyifli hale getirmek istedik. Bu gözlemden yola çıkarak biz de ev kategorisindeki ürünlerimizi zenginleştirmeyi sürdürdük. Mumlar, ev parfümleri ve çubuklu oda kokuları bu dönemde çokça talep edilen kategorilerimizden oldu.
Üretim süreçlerinde ne tür hassasiyetler gözetiyor, sürdürülebilirliğe nasıl katkıda bulunuyor marka?
Rebul Şirketler Grubu olarak sürdürülebilirlik ana odak noktalarımızdan biri. Gelecek nesillere daha temiz, daha yaşanabilir bir dünya hazırlama misyonuyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Doğa-dostu ürünlerimiz, sıfır karbon hedefimiz, temiz formül misyonumuz ve ağaçlandırma projelerimizle gezegene yeşil bir iz bırakmayı hedefliyoruz. Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Yeşil Enerji Sertifikalı yeni fabrikamızda 1 Mayıs’tan itibaren yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmaya başladık.
Atelier Rebul doğa dostu ürün hareketimizle güzelliğin 3R’sini “Refill/Reuse/Reduce” benimseyerek yedi senedir mağazalarımızdaki dolum ünitelerinde devam ettirdiğimiz tekrar doldurulabilir kolonya projemizi parfüm ürünlerimizi de kapsayacak şekilde genişlettik. Kolonya ve en çok satan İmza Koleksiyonu parfümlerimiz mağazalarda eski şişelerine tekrar doldurulabiliyor. Daha az şişe, daha az kapak, daha az etiket ve daha az kartonla daha az atık sağlıyoruz. Yeniden doldurulamayan cam şişe kolonyalarımız içinse mağazalarımıza geri dönüşüm atık kutuları yerleştiriyoruz. Sıvı sabunlarımızı iki standart ambalaja göre yüzde 78 daha az plastik tüketimi sağlayan refill ambalajlarla üretmeye başladık. Temiz gezegen ve temiz gelecek için doğadan ilham alıyor, bilimi ve en son teknolojiyi takip ederek hem müşterilerimiz hem de çevre için doğal, güvenli ve temiz içerikler kullanmayı önemsiyoruz.
Sürdürülebilirlik eforlarımız kapsamında yeni bir adım olan “Gezegene Teşekkür” ağaçlandırma projesini, küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir ve inovatif çevre teknolojileri geliştiren sosyal girişim ecording ile birlikte hayata geçirdik. 500 bin tohum topunu, insansız hava araçları ecoDrone’lar ile ağaçlandırılması gereken alanlara dağıtıyoruz. Müşterilerimiz de satın aldıkları her Rebul ve Atelier Rebul ürünü ile projeye destek verebiliyor. Atelier Rebul mağazaları ve internet sitesinden yapılan alışverişlerden sonra müşterilerimize bir QR kod ulaştırıyoruz. Onlar da bu QR kodları okutup ağaçlandırma yapılacak alanda yer almasını istedikleri ağaç tohumunu seçebiliyor ve tohum toplarının büyüme yolculuğunu e-posta ile takip edebiliyor. Rebul ve Atelier Rebul internet sitelerimizdeki sayaçlarla kaç tohum topu atıldığı bilgisine de ulaşabiliyorlar. Bu tohum topları, ağaçlandırılacak bölgelerde yaşayan, bunun için özel bir eğitim alan kadınlar tarafından hazırlanıyor. Yani iklim krizine karşı kadınlarla birlikte mücadele ediyoruz. Bu da bizim için büyük mutluluk.
Atelier Rebul’ün sınır ötesine dair hedefleri neler? Yurtdışı yatırımlarında nasıl bir strateji izleniyor?
Hem iç pazarda hem dış pazarda büyük yatırımlarımız var. Geçtiğimiz yıl Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde 22 bin metrekarelik yeni bir fabrika yatırımı yaptık. Bu yeni ve modern fabrika ile bölgedeki en nitelikli üretimi yapmayı ve aylık 3 milyon 600 bin adet üretim kapasitesine ulaşmayı amaçlıyoruz. Türkiye’deki 20 mağazamızın dışında, yurtdışında sekiz ülkede 23 mağaza ve altı ülkede 500’den fazla seçilmiş butik ve e-ticaret kanalıyla dünya markası olma yolunda hızla ilerliyoruz.
2021 hedefimiz, yıl sonunda yurtdışında 29 mağazaya ulaşmak. Global marka olma vizyonumuz doğrultusunda hareket ederken kendi ülkemize de yatırım yapmayı ihmal etmiyoruz. Yalıkavak Marina’da yeni bir mağaza açtık, İzmir İstinyePark’ta açacağımız mağazanın da hazırlıkları sürüyor.
Son 1,5 yılda yaşadığımız dijitalleşme süreci mağazacılık ve online satış kanallarının aslında bir bütün olduğunu hepimize gösterdi. Bu nedenle “new commerce” bizim için son derece önemli. Yurtdışında mağaza açmak kadar yurtdışındaki önemli online kanallarda bulunmak da hedeflerimiz arasında. Ortadoğu’nun en prestijli alışveriş sitelerinden Ounass’ta ve Hollanda’nın en lüks mağaza zincirlerinden De Bijenkorf ile en prestijli satış kanallarından Douglas’ın online mağazasında da tek Türk kozmetik markası olarak yerimizi almış olmak bu açıdan markamız için büyük önem taşıyor.
Son olarak Japonya pazarına açılan Atelier Rebul’ün orada piyasaya sunduğu özel koleksiyonun detaylarını öğrenmek isteriz.
Hedefimiz, 125 yılı aşan deneyimi ve koku uzmanlığıyla Türk kolonyasını dünyaya tanıtmaya devam etmek. Bir Türk markası olarak Japonya pazarında Japonya’ya özel geliştirdiğimiz koleksiyonla yer almak bizim için büyük mutluluk. Ar-Ge çalışmalarını yaklaşık bir yıl sürdürdüğümüz bu kolonya koleksiyonu, Türk ve Japon koku hafızasının benzersiz bir harmonisini sunuyor. Türk misafirperverliğinin en değerli sembollerinden biri olan geleneksel kolonya kültürümüz Japonya’da da büyük ilgi gördü. Türk kolonyasını hayatlarının bir parçası yapmak, Türkiye’nin değerlerini, güzelliklerini ve içeriklerini öne çıkarmak ve yine onların kültürlerinden parçaları kendi uzmanlığımızla yorumlayarak onlara sevdirmek bizim için büyük gurur.
Turkish Rose, Citrus Tea, Lemon Leaves, Pear&Peony, Pure White, Sakura Rain çeşitleriyle altı farklı kolonyamız Japonya’nın en prestijli mağazalarından Osaka’daki Hankyu Umeda’da ve Tokyo’daki ISETAN Shinjuku Store’da yerini aldı. Önemli e-ticaret kanalları Amazon ve Lohaco’da da ön satışa çıkan özel koleksiyonumuz büyük ilgi gördü. Ne mutlu ki; koleksiyonumuzun haberleri Japonya’nın en çok okunan gazetelerinde ve en çok izlenen televizyon kanallarında yer aldı. Türk kolonyasının dünya yolculuğuna böyle bir koleksiyonla eşlik etmek ve dikkatleri üzerimize çekmek bizim için çok anlamlı. Koleksiyon Japonya’dan sonra şimdi de Türkiye’de de satışa sunuldu. Bir sonraki adımımız ise bu özel koleksiyonu tüm dünyada satışa sunmak olacak.