Kolay tercihlerden ziyade anılar biriktirebileceğiniz, dünyayı kirletmeyen, güvenebileceğiniz ve çocuklarınıza anılarıyla birlikte bırakabileceğiniz bir ürün kalem.
2-3 Kasım tarihlerinde gerçekleşen Türkiye’deki ve dünyadaki ilk kalem festivali PenFest’in ağırladığı konuklardan birisi Parker markasının kurucusu George S. Parker’ın üçüncü kuşak torunu Geoffrey Parker’dı. Bir kere satın alındıktan sonra hayatınızın bir parçası haline gelen; mürekkebi bitince doldurarak her defasında yepyeni bir kalem elde etmenizi sağlayan; doğal bileşeni yerçekimi olan dolmakalemin öyküsünü kendisinden dinledik.
Parker’ın felsefesi her zaman daha iyi bir kalem yapmanın mümkün olduğu üzerine kurulu. Peki, sizce Parker, “en iyi” kalemi yapmaya ne kadar yakın?
Şu an yapmayı bildiğimiz en iyi kalemi yapıyoruz. Dünya sürekli bir değişim içerisinde belki yarın belki önümüzdeki yıl bambaşka bir malzeme, teknoloji keşfedeceğiz ve o zaman, o zamanın en iyi kalemini yapacağız. Ama bugün yaptığımız kalem, bugün yapabileceğimiz en iyi kalem. Bu tabiri caizse DNA’mızın bir parçası.
Kalemdeki doğal bileşen aslında yerçekimidir, özellikle dolmakalemde.
Büyük büyük dedem George, kalem işinde çok kısa bir süre kaldıktan sonra bir kalem yapmanın hem doğal hem de teknolojik dinamikleri olan bir yolculuk olduğunu fark etmişti. Dolayısıyla her zaman doğal bileşenin gelişimini destekleyecek teknolojik bir yenilik mevcut olacak. Kalemdeki doğal bileşen aslında yerçekimidir, özellikle dolmakalemde. Elinizde tek tarafı küçük bir delikle açık olan mürekkeple dolu bir tüp tutuyorsunuz, eğer aşağı doğru tutarsanız sadece tek bir şey gerçekleşir; mürekkep dışarı akar. Büyükbabam, dolmakalemin sızıntıyı kontrol ettiğini söylerdi ve bu doğru. Esas kelime, kontrol. Biz geçtiğimiz 130 yılı o sızıntıyı daha iyi kontrol edebilmek için çalışarak geçirdik. Bence hiç ama hiçbir zaman “en iyi” kaleme ulaşamayacağız çünkü dünyanın değişimi, yeni malzemeler yeni mürekkepler asla bitmeyecek. Bu da bizim hep en iyiye ulaşmak için çabaladığımız yolculuğumuz.
Kalemin bir prestij ve tutku meselesi haline gelmesinin ardında nasıl bir hikâye yatıyor?
Ben tutku demezdim, süreklilik derdim; süreklilik ve prestij. George Parker ve onun oğlu insanların kalemlerine duygusal olarak bağlandıklarını ve kalemlerin kişisel eşyalar haline geldiğini gördüler. Kaleminize baktığınızda onunla yaşadığınız anılar canlanır hafızanızda. Mesela bugünlerde benim en çok verdiğim düğün hediyelerinden bir tanesi Parker kalemleridir. Hayatlarında yeni bir sayfa açacak iki insanı hayal edin. Evliliklerini onaylamak üzere gelen rahibin evlilik cüzdanını o kalemle imzaladığını düşünün. O andan itibaren o iki insan için de o kalem özel bir konum edinmiştir.
Yaptığım işin en heyecan verici ve değerli unsuru da bu kişisel hikâyelerin bir parçası olabilmek.
Ardından, sağlıklı bir bebeklerinin olduğunu ve bebeği doğuran doktora doğum belgesini o kalemle imzalattırdıklarını düşünün. İşte şimdi her şeyin bir kaleme bağlı olduğu, çok kişisel bir hikâyeniz oldu. Bebek yetişkin bir birey olduğunda ve ebeveynleri yaşama veda ettiklerinde belki de o kalemi çocuklarına bırakacaklar. İşte bu harika ve bu hikâyelerle sık sık karşılaşıyorum, her dinlediğimde daha da şaşırıyorum. Yaptığım işin en heyecan verici ve değerli unsuru da bu kişisel hikâyelerin bir parçası olabilmek. İnsanların hayatlarında bir fark yaratan kalemlerimiz var ve genellikle nesilden nesle aktarılıyorlar, işte bu yüzden başka bir iş yaptığımı düşünemiyorum.
Dolmakalem dendiği anda yeni nesilden ziyade önceki nesillerde popülerliği olan bir üründen bahsedildiği algısıyla karşılaşıyoruz sıklıkla. Oysa popüler kültürün “retro”yu bir trend olarak kabul ettirmesiyle birlikte artık yeni neslin de radarında dolmakalemler. Parker olarak yeni neslin bu ihtiyacına nasıl cevap veriyorsunuz?
Dijital iletişim tabii ki insanların kalem kullanımını değiştirdi. Dijital iletişim belirli formlar için çok faydalı; yani eğer birisiyle çok hızlı iletişim kurmak istiyorsanız dijital iletişim en iyisi, kalemler değil. Ama bizim sunduğumuz kişisel iletişim. Bir e-posta’ya bakın, gönderenin kim olduğundan başka hiçbir şey belirtmiyor size ama bir kalem her kullanıcı için tek ve eşsizdir.
Ancak biz de daha genç nesillerin beğenebileceği tasarımlar da sunuyoruz, Jotter koleksiyonumuz gibi… Örneğin, bu koleksiyonda, tasarımı 64 yıl öncesine dayanan bir kalemimiz var. Bu kalemde değiştirdiğimiz tek şey ise rengi ve oyma deseni. Gelmek istediğim nokta şu, bu en başından beri doğru tasarlanmış bir kalem. 60 yıl önce yapıldığıyla aynı olup, bugün hâlâ üretilen, hâlâ satılan kaç tane ürün var? Çok fazla değil.
Bazı insanlar Parker’ı, “En demokratik kalem şirketi” olarak tanımlıyor çünkü gerçekten de 7’den 70’e, her bütçe için, herkes için kalem üretiyoruz. Daha fazla para kazanabileceğimiz kalemler değil, daha fazla sayıda tüketicinin ilgisini çekebilecek, daha fazla tüketicinin beğenebileceği ve kullanacağı kalemler yapmakla ilgileniyoruz.