Site icon MediaCat

David Judson: Türkiye’nin Batı medyasında 5 öyküsü var

12 senesi USA Today’de olmak üzere 25 yıldır gazetecilik yapan, Turkish Daily News Genel Yayın Yönetmeni David Judson ile görüştük. Pulitzer adaylığı bulunan Amerikalı gazeteci, Türk medyasında yaşanan olayları bir yabancı gözüyle yorumluyor…

35 senedir Türkiye ile ilişkisi var David Judson’ın. Dönem dönem Amerika’ya dönse bile geri gelmiş hep Türkiye’ye. “Son 2–3 senedir kariyerimin en ilginç yıllarını yaşadım” diyor. Bir ara gazeteciliğe ara vermiş. Monica Lewinski skandalı yüzünden soğumuş işinden. Türkiye’deyken İzmir Tolga ikna etmiş onu mesleğe geri dönmeye.
William Churchill’dan sonra Türkiye’deki ilk yabancı genel yayın yönetmeni kendisi. Hem yabancılar hem de Türk CEO’lar tarafında tercih edilen Turkish Daily News için “Yabancı bir gazete değil” diyor üzerine basarak Judson. “Yabancı dilde yayın yapıyoruz sadece. Görevimiz Türkiye’nin öyküsünü anlatmak.”

Uzun süredir Türkiye’desiniz. Nasıl oldu Amerika’dan buralara gelmeniz?

Açıkçası aşk hikayesi ile oldu. 15 yaşındayken okulumuza gelen İsveçli kıza aşık oldum. Belki İsveç’e okumaya gidebilirim diye liseler için exchange programına başvurdum; Türkiye çıktı. Geldim. O senelerde Türkiye’de ne yaşanmış olursa olsun bizim için çok entel ve güzel bir dönemdi. Lisede kız tavlamak istiyorsan Jean Paul Sartre okumuş olman lazımdı. Şimdiki formasyonumun oluşumunda büyük etkisi vardır. Sonra Amerika’ya döndüm, üniversiteye başladım. Üçüncü sene Boğaziçi Üniversitesi’ne geldim. Sonra yine geri döndüm. Amerika’da gazetecilik yapmaya başladım.

Türkiye’ye ilk geldiğinizde gazetecilik yapmamışsınız ama. Neden ara verdiniz mesleğinize?
Çeşitli etkenler vardı. Ama gazetecilikten soğumamın temel nedeni Monica Lewinsky skandalıdır. Sekiz ayı tüketti o kız. O sırada soykırım haberleri, Asya’daki ekonomik kriz haberleri var, Amerika’daki çevre sorunları, eğitim reformları gündemden düştü… Tek mesele kadının mavi eteğiydi. Ben 1 yıl izin aldım o dönem. O sırada da uluslararası bir proje için iş teklifi geldi. Türkiye de vardı planlarının içinde. Sanal master programları satmaya geldim buraya.

Turkish Daily News’ a geçişiniz nasıl oldu?

Bundan tam dört sene önce İzmir Tolga Eyüp Can ve Vuslat Doğan Sabancı ile tanıştırdı beni. Gazeteye bakıp eleştirmemi istediler. Okudum gazeteyi. 10 sayfalık rapor yazdım. Alınırlar diye düşünürken gazetenin genel koordinatörlüğünü teklif ettiler. “Allah Allah” dedim. İlginçti. Ama kabul ettim.
Doğan Grubu içerisinde 1 yıl kaldıktan sonra “İngilizce bir gazetemiz var, Amerikalı bir yöneticimiz var. Neden bunları birleştirmiyoruz?” diye düşündüler.

TDN’nin Türk medyasındaki misyonu nedir?

Türkiye’nin batı medyasında beş tane öyküsü var; Ermeni soykırımı, Kürt-Türk meselesi, töre cinayeti, başörtüsü, ifade özgürlüğü. “Biz bu beş öykü hakkında İngilizce lisanda New York Times’ın gidemediği derinliğe gideceğiz, korkmadan vereceğiz” dedik.

Medyadaki hareketlenmeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeni aktörler, alımlar, satımlar, yeni gazete söylentileri…
Toplumun olgunlaşması için çok seslilik, perspektif zenginlik çok önemli. O açıdan bu gelişmeler iyi. Ama tabii KOBİ’leri kalkındırmak amacıyla kurulmuş bir devlet bankasının tarihinin en büyük kredisini belirsiz bir kefalet karşılığında vermesi ilginç. Başka bir banka benzer bir krediyi Ahmet Altan’a vermezdi. Belki de yanılıyorumdur bu yorumlarımla. Siyasi yorumlar yapmak istemem.

Ergenekon davası ile gözaltına alınan gazeteciler de oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beklediğim, hayal ettiğim bir adalet standardı görmüyorum açıkçası. Ama Amerika’da da Ken Star diye bir savcı vardı biliyorsunuz, o da beklediğim uluslararası standartlarda bir çizgi göstermedi. İddianame olmadan tutuklanmaları ilginç tabii. Cadı avı gibi biraz. Benim misyonum teknik bir misyon. Ben Türkiye uzmanı değilim, siyasi uzman da değilim.

Röportaj: Fulya ÇİMEN

Röportajın devamını MediaCat Ağustos sayısında okuyabilirsiniz.

Exit mobile version