Pazarlama ve iletişim alanında 20 yılı aşan kariyeri süresince Unilever, McCann, FutureBrand, Leo Burnett ve JWT gibi uluslararası şirketlerde görev alan Emir Işık ile bugüne kadar Art Group, Alice/BBDO, ATCW, RPM/Radar, Leo Burnett, Manajans/JWT, Grey Istanbul ve FCB Art Group Istanbul gibi ajansların kreatif direktörlüğünü üstlenen Engin Kafadar tarafından temelleri yaklaşık üç yıl önce atılan BüyükBalık faaliyetlerine başladı.
Günümüzde sektörde tutunabilmek için sadece iletişimci değil, sorun çözen iletişimci olmak gerektiğini düşünen Işık ve Kafadar tarafından pazarlama ajansı olarak tanımlanan ve geçtiğimiz günlerde Paribu için hazırlanan reklam filmi hedef kitlesiyle buluşan ajansı yakından tanımak için ajansın kurucularıyla ufak bir sohbet gerçekleştirdik.
BüyükBalık’ın temelleri ne zaman, hangi ihtiyacın neticesinde ve nasıl atıldı?
Emir Işık: BüyükBalık’ın temelleri belki de 2,5 sene evvel atıldı.
2018’de ben pazarlama ve marka danışmanlığı yapmaya başladım ancak işi hep reklam, tasarım, kurumsal kimlik vb. ile tamamlamak gerekiyordu. Bu yeni bir şey değil. 90’larda ilk bireysel girişimimde de marka stratejisini araştırma, ambalaj tasarımı ve kurumsal kimlikle birleştirerek daha değerli kılabiliyorduk. Başka türlü müşterinin gözünde bir bütünlük ve somutlaşma olamıyor.
Engin Kafadar: Ama daha önemli başka bir gelişme oldu. Marka sahipleri, kendi sorularına sağlam cevap verecek, bununla da yetinmeyip çözüm üretecek hatta bunun sorumluluklarını da alacak çözüm ortakları arıyorlar.
Bu şartlar altında ürün ve markalarına değer, satış ve pazar payı kazandırmak zor değil çok zor. Cinfikirlilik yetmiyor. Özverinin de ötesinde; stratejisi özgün ve cesur, çözümü ve anlatımı ise radikal ve mutlaka işleyen, kısa vadede değişim getiren ama uzun vadeli olacak çözümler istiyorlar.
EI: Dünya değişti, herkesin yükü ağır. Markaların kâr etme sorumluluğu ise çok ağır. Bu durumda sadece iletişimci değil sorun çözen olmak durumu doğdu, bu da bize çok uyuyor. Severek, isteyerek yapıyoruz. Bu da bizi olduğumuz yere getirdi…
EK: …bir pazarlama ajansı olduk. Sebep ise anlattığımız gibi; genelde bizimle çalışanlar tek bir kampanya için gelmiyorlar; önemli bir hedef, soru veya problemle geliyorlar. Biz de “onlara uygun bir çözüm” yaratıyoruz/oluşturuyoruz. Bu da her zaman bir iletişim kampanyası olmuyor. Bazen yeni bir ürün/hizmet ya da deneyim sunabiliyor; bazen ise “biz size pek uygun değiliz galiba, sizin bir yönetim danışmanına ihtiyacınız var” diyebiliyoruz.
EI: En çok iş geliştirme sorunlarıyla bize geliyorlar. Biz de onları çözüyoruz. Güvenle çözüm arayan insan çok şu anda pazarda. Pazarlama ajansı olma nedenimiz de bu vesileyle, organik olarak oluştu. Halen de oluşmaya, gelişmeye devam ediyor. Hep de edecek galiba. En azından biz böyle bakıyoruz.
Halihazırda kaç kişilik bir ekiple ve nasıl bir organizasyon şemasıyla hizmet veriyorsunuz?
EK: Emir de ben de büyükçe ajanslarda çalıştık. Ben en son Grey’den sonra FCB’nin kreatif direktörlüğünü yapıyordum, Emir de Man Ajans’ın genel müdürlüğünü. Şimdiki Manajas’ın değil… 2018’deki parlak dönemin. FutureBrand New York ve Leo Burnett Chicago’da da çalıştı. Leo’da 800 kişiymiş ajans… Biraz ürkütücü. Yani başarılı bir uluslararası kariyeri var.
EI: Bu konuda da Engin’le anlaşmak kolay oldu. Bizim ekibi bugünün şartlarına özel ve bu sebeple küçük tutuyoruz. Deneyimli, dürüst, çalışılması zevkli kafaları bir araya getiriyoruz. Biz iki ortağız, ve 10 kişilik de bir çekirdek ekibimiz var.
EK: Cesur, işini bilen, iş yapmayı seven ama mutlaka çalışılması hoş, zevkli insanlar olmalı. Biz artık toksik insanlarla anlaşmak ve çalışmak istemiyoruz.
Ajans muadillerinden nasıl farkılaşıyor; markalara ne vadediyorsunuz?
EI: Her şeyi vadetmediğimiz kesin.
EK: Aslında biraz konuştuk ama galiba sade, doğrudan, özgün çözümler esas. Pahalı olacak diye bir şey yok. Celebrity işi şart değildir, bazen de doğrusu bu oluyor. Az, öz, net, yalın… İletişim kurduğunuz kişiler duyar, dokunur, dinler. Anlamazlar, bilmezler, okumazlar diyerek onlara hareket edemeyiz. Basitlik, sadelik bir fikrin özü… Bu ister bir melodi ister bir kişi olsun. Ama özünde iletişime bir çözüm bulmak. Hayat kurtarmıyoruz, insanlara dokunuyoruz. Bazen yüklerine bazen akıllarına en güzelide her ikisine birden dokunabilmek.
EI: Strateji ve yaratıcılık bizde doğal bir birleşim oldu, ben strateji Engin ise kreatif kökenli. Elimizden çıkan her şeyin net bir hedefi, iyi bir amacı, hatta mümkünse bir varlık sebebi var. Elimizden çıkan her iş, türlü gürültünün arasından ayrışıp anlamlı bir sese dönüşürek rakibin üzerine geçmeli. Bizim için, zeki fikirler mutlaka ama mutlaka mutlaka çekici de olmalı.
Portföyünüzde hangi markalar var?
EK: Paribu var. Bu hafta da yeni kampanyası var. Oldukça yoğun ve heyecanlı işler yapıyoruz birlikte. Blockchain ve kripto dünyası hakikaten geleceğin dünyası. Harika bir ekip Paribu ekibi. Yepyeni bir pazarı birlikte yaratıyoruz. Zevkle çalışıyoruz.
Paribu, kullanıcılarına hızlı, kolay ve güvenli kripto para işlem hizmeti sunan ve güncel 750 bin kullanıcısı bulunan yeni nesil bir dijital varlık platformu. Hem masaüstü hem mobil uygulama üzerinden hizmet veren platform; henüz kripto parayla tanışmamış kişilerin “Bitcoin dünyasına” ilk adımı atmasını sağlıyor.
Kalkınma Bankasının İstanbul’a gelişinde önemli bir birlikteliğimiz oldu. Severek çalıştık.
EI: Siveno ve Incia markaları GLOHE firmasının özel iki markası. Pandemiye kadar yoğunduk, şimdi biraz durağan. Festo, Kontrolmatik, The Bon Company ve Securitas B2B markalarımız, burada danışmanlık ağırlıklı ilerliyoruz.
EK: Sadece yeni marka ve kurum kimliği çalıştıklarımız da oldu. Bu ay sonu oldukça büyük iki yeni markamızla daha başlıyoruz, sözleşme aşamasında. Aralık ayında açıklayabiliriz herhalde. Bu zamanda konkur mevsimi, pek girmek istememekle beraber, hayır diyemediğimiz dostlar oldu. Skora bakacağız.