“Bir zamanlar veri, verilere dayanan bir varsayım ve bu varsayım üzerinden geliştirilen beklentiler söz konusuydu; artık değil” diyor Google Güneydoğu Avrupa ve Büyük Sahra Afrika Stratejik Ortaklıkları’ndan Panos Pachatouridis. Ancak dijitalle beraber arena değişiyor, üretilen içerikler değişiyor, içeriğin tüketilme biçimleri değişiyor. Örneğin bugün televizyon izleyenlerin yüzde 77’si, akıllı telefonlarıyla ilgilenenlerinse yüzde 57’si bu meşguliyetleri esnasında başka cihazları da kullanıyor.
Bugünlerde doğan birine yıllar sonra “sence bir dergi nedir?” diye sorduğunuzda, size muhtemelen “çalışmayan, bozuk bir iPad” diyecektir zira günümüz bebekleri dergi sayfalarını bir ekran farz edip, içeriğine parmaklarıyla dokunmaya çalışıyorlar. Karşılığında “ekranda” bir şey gerçekleşmeyince de derginin işe yaramayacağı sonucunu çıkarıyorlar.
Videolu içerik en öne çıkan trend
YouTube eğer bir ülke olsaydı, 900 milyon kişiyi bulan aktif üyesiyle dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olacaktı. Pachatouridis’e göre bu basit verinin pazarlamanın geleceği açısından bir anlamı, bir belirleyiciliği olmalı.
Markaların bir içerik stratejisi olmalı ve bu üç safhadan geçmeli: içeriğin yeniden tanımlanması, bağlantıların yeniden tanımlanması ve reklam modellerinin yeniden tanımlanması. Kişiselleşmiş tecrübeler bu kadar ilerlemişken; günümüzün en yaygın platformu olan mobil teknolojilerin gelişim hızı masaüstü teknolojilerin gelişim hızından sekiz kat daha yoğun bir şekilde seyrederken farklı ekranları bir araya getirecek formatlar geliştirilmeli, markalar da daha farklı iş birlikleri üretebilmelidir. Panos Pachatouridis, giyilebilir teknolojilere has içeriklerin de artık iş planlamalarına dâhil edilmesi gerektiğini savunarak, sunumunu noktaladı.