Brand Week Istanbul dördüncü gününde, Legends of Entertainment temasıyla sektörün en yaratıcı isimlerini sahnelerine konuk etti. Efsane yönetmen – senarist ve reklamcı Yavuz Turgul, tasarımcı Stefan Sagmeister, Mr. Goodvertising kurucusu Thomas Kolster, The Big Issue kurucusu Baron John Bird, Accenture Interactive Delivery Orta Avrupa Başkanı Markus Spiller, Günaydın Restoranları kurucusu Cüneyt Asan ve daha birçok ismin deneyimlerini paylaştığı sahnelerde, öne çıkanlar şu şekilde:
- “Diziler ve Marka İşbirlikleri” sunumu Mint Yapım yapımcı ve senaristi Birol Güven moderatörlüğünde Ciner Medya 360 Projeler ve İnovasyon Koordinatörü Ferhat Er ve Ay Yapım’dan Yamaç Okur’u bir araya getirdi. Türkiye’nin belirli pazarlarda ABD’yi bile geride bırakarak 142 ülkeye dizi ihracatı yaparken rakiplerinin aksine yaşam tarzı pazarlaması yapamaması üzerinde, televizyon yapımlarına getirilen katı reklam entegrasyonu düzenlemelerinin etkilerini tartışan üçlü, İçerde ve Çukur gibi son dönem dizilerinde bu sorunların aşıldığını ve hem yasal kurallara uygun hem de yaratıcı olan marka tanıtımlarının yapılabildiğini savundu.
- Televizyon dünyasının evrimi hızını kesmeden devam ederken A+E Networks Genel Müdürü Patrick Vien ve Esra Oflaz Güvenkaya sunumlarının ortak noktası tematik kanalların yükselişinin geleceğin asli trendlerinden biri olacağına yönelik paylaşılan beklentiydi. Çok daha rafine, “alakalı” ve sofistike bir izleyici kitlesine sahip olan tematik kanallar, ikiliye göre reklamveren nazarında, genellikle çalışmayan ve günün büyük bir kısmını evde geçiren izleyicilere sahip ana akım televizyon kanallarının itibarını ele geçirebilir.
- Rupert Younger kimlik, marka ve itibar arasındaki ilişkiye değindiği İtibarın Modern Dinamikleri adlı sunumunda güçlü markaların itibarla kurduğu ilişkiye dair bilinenin aksi doğrultusunda bir gerçek sundu. “Güçlü bir markanız olsanız da itibarınız kötü ya da zorlama olabilir. Bu noktada basitlik çok önemli. İtibarı iki boyutta incelemek lazım: Yetenek ve karakter. Biri sizin yapabileceklerinizle, diğeri ise yaptıklarınızın nasıl algılandığıyla ilgili.”
- Mazhar Alanson ve Özkan Uğur’un Eskişehir konserlerinde hastalanmaları nedeniyle “Zirvede Olmak” başlıklı oturumda Fuat Güner katılımcılarla buluştu. Güner, bir şarkının tamamen olduğu anı anlamak için iki esas olduğundan bahsetti. İlki, şarkının içlerine sinmesi. Şarkıyı tamamladıklarında eğer kendi içlerine siniyorsa ilk aşamayı geçmiş olduklarını belirten Güner, şarkının sahnede dinleyiciye dokunmasının ise ikinci aşama olduğunu söylüyor. Şarkı tam anlamıyla seyirciye aktarılabiliyorsa, notalardaki tüm duyguları seyircilerin de hislerine yansımasını mümkün kılıyorsa o şarkı için: “Heh şimdi oldu” denebiliyor Güner’e göre.
- Accenture Interactive Delivery Orta Avrupa Başkanı Markus Spiller, kullanıcı deneyiminden global trendleri paylaştığı Stüdyo oturumunda, tüm yaratıcı süreçlerin en kritik bileşenini mercek altına aldı: Beyin fırtınası. Herkesin yüzlerce fikir sıraladığı bu süreçlerde gerçekten dahiyane 3 tane fikir ortaya çıkarabilmek için Spiller, bu başlık altında dört altın kural sıraladı: 1. Kreatif süreci göz ardı etmeyin; yani tüm bileşenleri ve katılımcılarıyla sahiplenin. Sorunlarının adını koyun ve boşlukta fikir bombardımanı yapmayın. 2. Hazırlıklı gelin. Tüm taraflar üzerine düşen rol ve sorumlulukların bilincinde olsun. 3. İnsanların rahat edeceği bir ortam yaratın. İnsanların yaratıcılıkları kendilerini konforlu hissettiklerinde ortaya çıkar. Öyleyse, bunu sağlayan bir çevre yaratın. 4. Fikirlerinizi test edin. Böylelikle geri bildirim alabilirsiniz.
- Felis Ödülleri’nde bu yıl Markalı İçerik ve Eğlence Bölümü’nün jüri başkanlığını üstlenen Manajans J. Walter Thompson CEO ve CCO’su Tuğbay Bilbay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen 2017 Markalı İçerik Trendleri başlıklı oturum özellikle son birkaç yılda popülerleşen kavramın bugünkü karşılığı ve en iyi uygulama örnekleri üzerineydi. PepsiCo Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü Evrim Şen, Samsung Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Barış Gökpınar ve OMD Türkiye Dijital Direktör Atakan Demirci’nin buluştuğu oturum, her bir katılımcının kendilerine has markalı içerik tanımı ve bu tanımların kurumlarında nasıl karşılık bulduğu sorusuna verilen yanıtlara ev sahipliği yaptı. Markalı içerik söz konusu olduğunda başarı ve başarısızlık kriterlerinin geleneksel bir kampanyada olduğundan farklı olduğunu söyleyen Tuğbay Bilbay’ın markaları cesaretlendiren mesajı şuydu: “Deneyin. 10 işten 1’i tutar ve yayılırsa, ne mutlu.”
- “Bir bilim adamı neden bir medya şirketinde çalışır ki?” Mashable Baş Veri Bilimcisi Dr. Haile Owusu’nun kendi kendine sorduğu bu soruya verdiği yanıtın altında, sektördeki tüm paydaşların gayet farkında olduğu dijital dönüşüm var. Owusu’ya göre yayıncılığın bir dağıtım meselesi olduğu yılların çok çok eskide kaldığı ve reklam gelirlerinin büyük çoğunluğunun yayıncıların kendilerinden ziyade Facebook ve Google’ın başı çektiği platformlara aktığı bu çağda “yayıncılar için durmaksızın koşmak sadece hayatta kalmak için yeterli.” Veri bilimcileri hızla medya gruplarına transfer eden bu dönüşümün biraz da “Facebook ve Google’ın verinin iyisini kendilerine saklaması”ndan kaynaklandığını belirten Owusu ekibiyle birlikte Mashable’ın kendi datasını takip etmek için kullandığı araçlardan bazılarını ve bu araçların kendilerine sağladıklarını Brand Week Istanbul katılımcılarıyla paylaştı.
- Entertainment dünyasının türlü alanlarında birbirinden ünlü isimlere menajerlik yapan Robin Courage, hikâyesini Brand Week Istanbul sahnesinde anlattı. Sammy Davis, Ella Fitzgerald, Buddy Rich, Frank Sinatra ve diğerleri… Robin Courage hepsiyle ne zaman ve nasıl çalıştığını anlattı ancak hepsinde aynı noktayı vurguladı: Hayatınızı yaşayın. Etrafınızda biriktirdiğiniz insanların sizi ne denli zenginleştirdiğini göreceksiniz. Courage’ın hikayesinden çıkarılacak ders belki de şu; hayatınızdaki hikayeleri insanlar bağlıyor birbirine. Ve sıradışı zihinlerle çalışmak insanı çok geliştiriyor.
- The Big Issue kurucusu Baron John Bird –ki kendisi Lordlar Kamarası’na evrilmiş bir evsiz- iş modelini biliyorsunuz. Evsizlerin satışını yaptığı bir gazetesi var. Oturumunda fikrini Amerikalılar’dan çaldığını itiraf eden Baron’un tüm hayırseverlik projelerine bir eleştirisi var. Ona göre önemli olan evsizlere yardım etmek değil, onları evsizliğe terk eden koşulları tamamen ortadan kaldırmak. Yaptıkları işi, gerçek bir sosyal krize gerçek bir iş çözümü sunmak olarak tanımlayan, hatta bunu “yoksullukta devrim yapmak” olarak adlandıran John Bird’ün aynı zamanda çok iyi şarkı söylediğini eklemeden geçmeyelim.