“Tüm sosyal platformların temelde verdiği mesaj ‘büyüklük önemlidir’ olduğu gibi, her birinin de organik olan veya olmayan yollarla veya gerçek olsun-olmasın bu büyüklüğü artırmaya yarayan çözümler geliştirdiğini biliyoruz” diyor Simon Dumenco. Ad Age’in Media Guy lakaplı yazarı Dumenco’ya göre bu bağlamda markaların atması gereken en büyük hamle ise “Twitter ve şürekasının üzerindeki baskıyı artırmak ve bot epidemisine karşı gerçek çözümler talep etmek”.
Bot sorununda sizin de payınız var
Her ne kadar üzücü bir içerikse de geçtiğimiz günlerde New York Times’ta yayınlanan bir özel haber sayesinde, sosyal medya yıldızı olmak isteyen özenti tiplerin, ilgi arsızı boş insanların ve diğer bin bir çeşit “ünlü”nün aslında bizi inandırmaya çalıştıkları kadar popüler olmadıklarını öğrenmiş bulunuyoruz.
Times haberini, “Devumi isimli, pek de güvenilir olmayan global sosyal medya pazar yerlerinde milyon dolarlar elde eden karanlık bir ABD şirketinin” kayıtlarını ele geçirdikten sonra hazırlamış. Şirketin alametifarikası, Twitter’da kendisini önemli isimler gibi göstermeye çalışan bireysel müşterilerine binlerce, hatta yüz binlerce bot takipçi sağlamak.
Times’ın, Devumi müşterisi olduğunu ortaya koyduğu isimler arasında kimler yok ki… “Aktris olarak kendine bir yer edinmeye çalıştığı sırada takipçi satın alan” ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin’in eşi Louise Linton; Chicago Sun-Times gazetesi sinema eleştirmeni Richard Roeper ve “Twitter’daki bir milyonu aşkın takipçisinin birçoğu botlardan oluşan” eski süper model ve lifestyle gurusu Kathy Ireland.
Başkanlık seçimlerimizi işgal eden Rus botlarına dair bilgilerin birer birer ortaya konulduğu bu dönemde, buna benzer bot ordusu haberlerinin geleceği aşikârdı. (Bu arada söz konusu botların 2016 seçimlerine gidilen süreçte Donald Trump’ı yarım milyon kez RT’lerken, zavallı Hillary’yi yalnızca 50 bin kez RT’ledikleri bizzat Twitter tarafından, Adalet Bakanlığı’nı denetleyen 20 senatörün oluşturduğu Senate Judiciary Committee’ye tebliğ edildi.)
Şimdi durumu değiştiren şey Times’ın bu ticari karaborsanın ipliğini son derece spesifik ve ölçülebilir bir biçimde ortaya çıkarması ve Devumi ile birlikte müşterilerini de hedef tahtasına koyması oldu.
Şimdi ne olacak?
Devumi ifşa olan, Manhattan’daymış gibi göstermeye çalıştıkları ama aslında West Palm Beach Florida’da olan genel merkezlerine varıncaya kadar kolay başa çıkılabilir bir kötü karakter. Fakat Times’ın haberi sadece Devumi’nin değil, müşterilerinin de başını belaya soktu. Örneğin kendi içinde konuya dair bir soruşturma başlatan Sun-Times, Roeper’ın işine son verdi.
Times, bu özel haberi yayınladıktan sonra Devumi’nin faaliyetlerine odaklanacağı açıklanan federal ve devlet kaynaklı soruşturmaların ardından “aralarında eğlence sektöründen isimler, girişimciler, sporcular ve medyatik kişilerin yer aldığı düzinelerce Twitter kullanıcısının hesaplarından 1 milyona yakın takipçi azaldığını” not ediyor.
Sorumluyu tespit etmek
Sosyal medyanın “popüler” isimlerinin gözlerimizin önünde eridiğini görmek elbette eğlenceli fakat aslında bunun sorumlusunun kim olduğunu da unutmamamız gerekli.
Tüm sosyal platformların temelde verdiği mesaj “büyüklük önemlidir” olduğu gibi, her birinin de organik olan veya olmayan yollarla veya gerçek olsun olmasın bu büyüklüğü artırmaya yarayan çözümler geliştirdiğini biliyoruz. Bu platformlar (özellikle de Twitter) kendileri için bot ordularını seferber edenleri durdurmak için anlamlı birer adım atmadılar zira bu ordular nihayetinde onların (kağıt üstünde dahi olsa) büyümelerine destek verdi.
Fakat platformların da ötesinde, bu hikâyedeki en kabahatli isimler; sosyal medyanın “büyüklüğüne” tav olup, çoğu zaman bilinçsizce ve yalnızca büyüme hevesiyle takipçi/hayran kovalayan büyük markalar. Kaç markanın etkileşimden ziyade sosyal medyada boş rakamları kovaladığını bir düşünün. Ve kaç markanın bizzat burada anlatılana benzeyen ikircikli işlere bizzat karışmış olabileceğini…
Devumi ve muadili bot tacirleri ifşa oluyorsa bu elbette olumlu bir gelişme. Eğer bu durum markaları sosyal medyadaki faaliyetlerini denetlemeye ve stratejilerini topyekûn yeniden düşünmeye teşvik ediyorsa çok çok daha iyi.
Markaların yapması gereken en mühim şey Twitter ve şürekasının üzerindeki baskıyı artırmak ve bot epidemisine karşı gerçek çözümler talep etmek.
Biz bu meyanda Linton, Roeper ve Ireland gibi kadersizlere kıs kıs gülmeye devam edelim, zira bunun eğlenceli olduğu açık. Ancak bunun bizi bir yere götürmeyeceğini de bilmeli.