Bir markanın nihai hedefi, ürünlerinin mümkün olduğunca çok sayıda sadık tüketiciden oluşan bir kitle tarafından satın alınmasıdır şüphesiz. Hedef kitleyle bağ kurmak ve satışa ivme kazandırmak amacıyla kurgulanan çoğu iletişim stratejisinin altında, bu ilişkinin ve alışverişin sağlıklı bir şekilde devamını temin etme arzusu yatar.
Bununla birlikte, bir markanın ürününü sattırmak için kullanacağı mesajın daima “beni satın alın” demesinin ne kadar gerekli olduğu tartışılır. En azından bu konu, Takis markasının kafasını bir süre kurcalamış diyelim. Canada Bread çatısı altında üretilen atıştırmalık markası Takis, Kanada’daki ilk kampanyasında hedef kitlesiyle ters psikoloji tekniğini kullanarak iletişim kurmayı tercih ediyor ve onlara “Takis yemeyin” diyor.
Kampanyanın mimarı olan reklam ajansı Cossette’in kreatif reklam başkan yardımcısı Anne-Claude Chénier ve strateji başkan yardımcısı Michel-Alex Lessard, Takis’in Kanadalılara karşı takındığı bu “sert” tutumun ardındaki stratejiyi şu sözlerle açıklıyorlar:
“Tüketicilere onlarla iletişim kurduğumuz tüm noktalarda “Takis yemeyin”, “Bizi Facebook veya Instagram’da takip etmeyin” ve “İnternet sitemizi ziyaret etmeyin” mesajlarını veriyoruz. Logomuzu saklıyoruz. Ürünümüzün görülmesini engelliyoruz. Normal kurallara göre oynamıyoruz ve bunu kasten yapıyoruz. Neden mi? Buradaki insanlar daha önce hiç bu denli yoğun bir tada sahip cips görmediler. Onları uyarmak bizim görevimiz!”
