Site icon MediaCat

Beyin göçünden beyin gücüne

Yılın en ilham verici haftası Brand Week Istanbul bu yıl 10’uncu yaşını kutluyor. Zorlu PSM’de üç gün boyunca hız kesmeden sürecek maratona start veren Yekta Kopan’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Inspiration Hall sahnesinde, Salesforce.com Dijital Lideri Vala Afshar’ın ardından MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın 10’uncu yıl konuşmasıyla resmen başladı.

“Kaynakları etkin kullanamıyoruz”

Pelin Özkan’ın ardından Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, “Türkiye Yetenek ve Sosyal Sermaye Zengini Olursa” başlıklı sunumuyla Inspiration Hall sahnesindeydi. Ekonomik büyüme ve refah için verimlilik, verimlilik için inovasyon, inovasyon için ise beşeri sermayeye ihtiyaç olduğunu belirten Akçiğit, sorunun Türkiye ayağına verilerle ışık tuttu.

Ülke olarak verimliliğimizi 70’lerden bu yana artıramadığımızı, inovasyon ve Ar-Ge’deyse geride olduğumuzu belirten Ufuk Akçiğit ilginç bir noktaya dikkat çekti: Verilere göre Türkiye’nin Ar-Ge ve/veya akademik çalışmalara ayırdığı kaynak verimlilik namına yeterli olmakla birlikte, esas sorun, bu kaynağın isabetsiz dağılımında yatıyor. Özetle, kaynakları etkin kullanamıyoruz.

Türkiye’den yurtdışına gidenlerin akademik yaş itibarıyla en verimli çağındaki insanlar olduklarına dikkat çeken Ufuk Akçiğit, yurtdışında taşınan akademisyenlerin verimliliğinin arttığını belirterek daha az tahmin edilebilir bir bilgi paylaştı: Yurtdışına giden akademisyenle birlikte çalışan ancak ülke sınırlarında kalan akademisyenlerin verimliliği de, giden meslektaşlarıyla bağlantıda kaldıkları müddetçe, artış grafiği çiziyor. Özetle, yurtdışına giden ve kısa dönemde yerini doldurmanın mümkün olmadığı beyin gücünden onunla bağlantıda kalarak ülke sınırlarında yararlanmak mümkün.

Tokyo’dan çok özel bir performans

Dentsu Lab Kreatif Direktörü Naoki Tanaka, Inspiration Hall sahnesinde “Tüm Oyuncular Davetlidir: Farklılıkları Kucaklamak Yaratıcı Sonsuzluğun Kapılarını Açarsa” isimli sunumunda çok özel bir konuğu ağırladı. Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları için gerçekleştirdikleri projenin detaylarını paylaşan Tanaka, ALS’lilerin göz hareketleriyle müzik yapmalarını sağlayan yazılımlarından da bilgiler sundu. Sunumunda Tokyo’daki ALS’li sanatçı MASA’ya canlı bağlanan Tanaka, kısa bir sohbetin ardından izleyicileri çok özel bir performansla baş başa bıraktı. MASA yaratıcılığı “kalpleri harekete geçiren sihir” olarak tanımladı ve ardından yalnızca gözlerini hareket ettirerek bir müzik performansı sergiledi.

Tanaka yaratıcı oyun alanına daha fazla oyuncu çekmenin önemini vurguladı: “Önyargıları ve kuralları yeniden yazmalıyız. Hepimiz fikir üreticisi olabiliriz. Umuyorum ki bu şekilde yaratıcı sonsuzluğun kapılarını açabiliriz.”

Ünsal Ünlü’den reklamcılara çağrı

Brands&Trends sahnesinde söz alan Gazeteci Ünsal Ünlü, kariyer yolculuğundan notlar paylaşarak reklamcılara ve markalara açık çağrıda bulundu. “Buradaki insanların çoğu beni kişisel mecralarından takip ediyor ama temsil ettikleri kurumların benim mecramda yer almasını istemiyorlar” diyen Ünlü, sözlerine “Ben bugün buraya reklamcılarla tanışmaya geldim. Korkmayalım birbirimizden. Yakın dönemde ana akım mecra dediğiniz şey kalmayacak” diye devam etti.

Ünsal, mesleğini sürdürülebilir kılmanın tek yolunun reklamla tanışmak olduğunu söylerken net bir çağrıda bulundu: “Gazetecilerle reklamları buluşturacak yöntemler bulmamız lazım.”

En iyi etkiyi yaratabilmek

Brand Week Istanbul’da öğleden önceki oturumlarda Brands & Trends sahnesinin bir diğer konuğu diyen Ogilvy Davranış Bilimi Uygulamaları & Partneri Tara Austin’di. “Ne olursa olsun, dünyanın size ihtiyacı var” diyen Austin, davranış bilimlerinin bireyleri harekete geçirmedeki önemine vurgu yaptı. Hedef kitleyi anlamadan onları etkilemenin mümkün olmadığını söyleyen Austin’e göre, en iyi etkiyi yaratmanın üç büyük adımı bulunuyor: İçgörüleri oluştururken kitlenin düşünce yapısını anlayabilmek, etki yaratan büyük fikirler yaratmak ve davranış değişikliği yaratan deneyimler oluşturmak.

Austin, tüketicilerinize direkt olarak mesaj vermeye çalışmaktan ziyade iyi bir strateji kurgulayarak ve farklı modeller kullanarak mesajı hissetmelerini sağladığınız zaman davranış değişikliğine yol açabileceğinizin altını çiziyor ve ekliyor: “Herkesin kendi dünyasında ve mavi gezegen üzerinde etki yaratma gücü var. Yapabileceğiniz ne varsa yapın ve davranış bilimlerinin yolunuzu açmasına izin verin”.

Kutuplaşmanın Türkiye’ye etkisi

Brand Week Istanbul’un “Her Seçim Bir Başlangıçtır” temalı oturumları, Öykü Ajans Başkanı ve Siyasi Danışman Necati Özkan’ın moderatörlüğünde başladı.

Necati Özkan, Brand Week Istanbul’un 10’uncu yaşını kutladığını ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ortamın büyük bir değişime işaret ettiğini aktardığı açılış konuşmasının ardından “Kutuplaşma Türkiye’yi Nasıl Şekillendirdi, Nasıl Aşılacak?” başlıklı oturum için Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Prof. Dr. Evren Balta ve Prof. Ferhat Kentel’i sahneye davet etti.

İlk olarak kutuplaşmanın çerçevesinin çizildiği oturumda Evren Balta, kutuplaşmanın farklı türlerinin olabileceğine dikkat çekti fakat kutuplaşma denildiğinde akla ilk olarak siyasi kutuplaşmanın geldiğinin, toplumsal kimliği particiliğin belirlediğinin altını çizdi. Türkiye’de kutuplaşmanın zamanla arttığını belirten Ali Çarkoğlu, bu kutuplaşmanın medyaya da yansıdığını ve toplumsal çatışmayı körükleme potansiyelinin bulunduğunu aktardı. Söz konusu kutuplaşmanın tarihsel bir sürecin eseri olduğunu belirten Ferhat Kentel ise tarihsel sürecin kültürel ayrışmayı ve cemaatleşmeyi getirdiğini, devletin yine bu ayrışmayı yaşayan insanlarca oluşturulduğunu ve dolayısıyla toplumsal kutuplaşmanın arttığını aktardı.

Oturumda değinilen bir başka konu ise kutuplaşmanın fonksiyonelliği oldu. Kutuplaştırıcı mesajların siyasilerin kendi kamplarını konsolide etmeleri için önemli olduğuna değinildi. Kutuplaşmanın yoğun olduğu bir atmosferden çıkışın nasıl gerçekleşebileceğinin ve bu çıkış için nasıl bir dilin kullanılması, hangi yöntemlerin belirlenmesinin de konuşulduğu oturum,Çarkoğlu’nun empati, Kentel’in ise toplumdan yükselecek geleceğe yönelik olumlu seslerin önemine değinmesiyle son buldu.

Duygular siyaseti

“Duygular Siyaseti” adlı oturumda Prof. Dr. Haluk Gürgen moderatörlüğünde bir araya gelen Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Can Selçuki ve Prof. Dr. Emre Erdoğan, siyasette duyguların yerine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdiler.

Oturum, Haluk Gürgen’in oturumun açılışında insanların ekonomideki kötü gidişat gibi somut sorunlarla karşı karşıya olmalarına rağmen oy verme davranışlarında duygularının etkilerinin görüldüğünü aktarmasıyla başladı. Panele aklın duygulardan ayrı olmadığına dair bir fikir birliği hâkimken; Uyan Semerci korkunun gücüne, Selçuki ise karar mekanizmalarında duyguların akla nazaran bir nebze daha baskın olduğuna dikkat çekti. Emre Erdoğan ise korku gibi duyguların insanların dünya görüşlerini etkilediğini, insanların en olumsuz duygu olarak kendilerinden olmayanlara nefret hatta tiksinti hissedebildiklerini belirtti. Birlikte hareket edilecek alan sağlanmasının ve insanların herkesin haklarını savunmalarının önemini aktaran Semerci, bunun gerçekleşebilmesi için siyasetin dilinin değişmesinin gerektiğinin altını çizdi.

Exit mobile version