İklim değişikliğiyle mücadeleye “Dünya Dostu Sigortacılık” yaklaşımıyla destek veren AXA Sigorta, konuyu insan sağlığı ve hareket ekseninde ele aldığı Dünya İçin Hareket Et adlı yeni projesini duyurdu. Aktif Yaşam Derneği ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) işbirliğiyle hayata geçirilen projede daha hareketli bir yaşam tarzının insan sağlığı için yarattığı değerin, küresel ısınma ve iklim krizi açısından dünyanın bağışıklığı için de yaratılabileceğine dikkat çekiliyor.
ADHOC ve İstanbulON İTÜ Kentsel Hareketlilik Laboratuvarı tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye çapında hareket, sağlık ve iklim değişikliği konusunda mevcut durum ve algıyı ölçen bir araştırmayı temel alan proje, hareketli yaşamın da karbon ayak izini düşürmek konusunda insanların seçenekleri arasında yer almasının sağlanması, hareketsiz bir yaşamın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ve sağlık sistemine getireceği yönetilemez risk ve maliyetler ile çevresel etki ve maliyetleri azaltma noktalarında değer yaratmaya odaklanıyor.
Toplumsal farkındalığın artırılmasını, bireyleri daha çok hareket etmeye ve böylece hem bireysel karbon ayak izlerini azaltmaya hem de daha sağlıklı yaşamaya teşvik etmeyi nihai hedef olarak gören projenin duyurusu AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter ve WWF -Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli’nin katılımıyla 4 Haziran Perşembe günü internet üzerinden gerçekleştirilen medya toplantısıyla gerçekleştirildi. Toplantıya, Dünya Dostu Acente programıyla şirketin çabalarına destek veren yüzlerce acente de katıldı.
Yenilikçi sigortacılık çözümleri geliştirmenin yanı sıra toplumsal hayat ve çevre için değer yaratmanın da AXA için stratejik önem taşıdığını ifade eden AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Dünyamızın bağışıklığını tehdit eden küresel ısınma ve iklim değişikliği AXA Gelecek Riskleri Raporu’nda üst üste dört yıldır insanlığın karşı karşıya olduğu en önemli risk. Ancak risklerin birbirleriyle bağlantısı sebebiyle salgın hastalıklar, jeopolitik istikrarsızlık gibi başka risklerin de doğrudan veya dolaylı etkeni. Bu noktada, insanlık olarak sebep olduğumuz karbon ayak izinin azaltılması önemli bir değişim faktörü ki bu da yaşam alışkanlıklarımızı rasyonel bir bakış açısıyla değiştirmemizi gerektiriyor. Dünya İçin Hareket Et projemizle de amacımız, dünyanın kaynaklarının karşı karşıya olduğu tehlikeye ve insanların daha çok hareket ederek de bir değer yaratabileceklerine dikkat çekmek ve her bir eylemleriyle sebep oldukları karbon ayak izine dair farkındalıklarını artırmak. Yaptığımız araştırma, hareketli bir yaşamın toplumumuzda bir lüks olarak algılandığını ve toplumun üçte ikisinin yeterli fiziksel aktivite düzeyine sahip olmadığını gösteriyor. Oysa ki hareketsizlik kaynaklı hastalıkların Türkiye’de sağlık sistemi ve sosyal güvence üzerine getirdiği maliyetin 7 milyar TL üzerinde olabileceği tahmin ediliyor. Sağlıksız ya da diğer bir deyişle hareketsiz bir yaşamı farkında olmadan yaşamanın sebep olduğu karbon ayak izi ise yılda 17,8 milyon ton. Daha hareketli bir yaşam sürmek, sağlık harcamalarının ve karbon ayak izi salımının da düşmesi anlamına geliyor. Daha çok hareket ederek, kendi enerjimizi daha çok kullanarak, dünyanın kaynaklarını daha dikkatli tüketerek sebep olduğumuz karbon ayak izini azaltmak, hareketsizlik kaynaklı hastalıklarla sağlık sisteminde sebep olduğumuz maliyeti ve karbon yükünü düşürmek, böylece dünyadaki ayak izimizi gurur izine çevirmek mümkün. Ulaşımda kısa mesafeler için, eğlence ve boş zaman aktivitesi olarak yürüyerek ya da bisiklete binerek karbon ayak izimizi yüzde 50 kadar azaltabiliriz. Araç kullanımımızı haftada iki üç kezle sınırlamak ve daha çok adım atmak ulaşım kaynaklı karbon salımının 1990 yılı öncesine dönmesini sağlayabilir. Düzenli bisiklet kullanımı ise araştırmalara göre yetişkinlerde ölüme sebep olan hastalıkların riskini yüzde 28 düşürüyor. Araştırmamızdan güzel bir haber, insanların yüzde 78,7’sinin iklim değişikliği konusunda bir fark yaratacaksa daha çok hareket edeceğini söylüyor olması. Biz de projemiz kapsamında önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz çalışmalarla, ekosistemimizi de harekete geçirerek iklim değişikliğiyle mücadele çabalarına katkı sağlamayı umuyoruz. Bu projede uzmanlıklarından faydalanacağımız değer ortaklarımız Aktif Yaşam Derneği ve WWF-Türkiye ile çalışmaktan mutluluk duyuyoruz. Kendilerinden her zaman ilham aldık, almaya da devam edeceğiz” dedi.
Toplantıda konuşan Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter, “Gelişmiş ülkelerdeki en önemli ölüm nedenlerinden biri olan hareketsizlik, Türkiye’de de önemli bir toplumsal sorun. Ne yazık ki hareketli bir yaşam ülkemizde yalnızca spor yapmak olarak ele alınıyor. Aslında günlük hayatımızda bize efor sarf ettiren her şey fiziksel aktivite anlamına geliyor. Algısal bariyerlerimizin farkına vararak, ekstra zaman ayırmadan, günlük hayatımızın olağan akışında yapacağımız küçük değişikliklerle düzenli fiziksel aktiviteyi hayatımıza entegre edebileceğimizin ve aktif bir yaşam tarzını benimsemenin düşünüldüğü kadar zor olmadığını farkına varmamız önemli. Gündelik hayatımıza hareketi dahil etmek için pek çok fırsatımız var: İşe, okula gidiş gelişlerimizin bir kısmına yürüyüş entegre etmek, arabayı uzağa park etmek, bir durak önce inmek, gün içerisinde daha az asansör daha çok merdiven kullanmak, ofis içerisinde çalışma arkadaşlarımızı telefon ile aramak yerine yanlarına gitmek gibi. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de ortalama bir bireyin günlük yaşam alışkanları ve tüketimiyle ortaya çıkan kişi başı karbon ayak izi 11 ton ama iklim değişikliği açısından fark yaratmak için olması gereken maksimum 2 ton. Araç kullanımına alternatif olarak yürüyüş ve bisiklet kullanımının yüzde 20 artması yıllık bazda 3 milyon ton karbon salımını engelleyebilir; bu her yıl 120 milyon yetişkin ağacın temizleyebileceği miktara denk. Aktif Yaşam Derneği olarak, AXA Sigorta ve WWF-Türkiye ile güçlerimizi birleştirerek başladığımız Dünya için Hareket Et projesiyle topluma bu ufak değişikliklerin ne kadar büyük faydalar yaratacağını göstermek için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ise “İklim krizi, tıpkı doğal alan kayıplarının yol açtığı salgın hastalık riski gibi, büyük ölçekli ve öngörülebilir bir küresel risk. Bugün yaşadığımız COVID-19 krizi, insan ve doğa arasındaki ilişki, gelecekte kendimizi nasıl daha iyi koruyabileceğimiz üzerine bir an önce derinlemesine bir analiz yapmamız gerektiğini gözler önüne seriyor. Sağlıklı bir doğa, sağlıklı bir yaban hayatı aynı zamanda insan sağlığının ve refahının güvencesi. Ancak 40 yılı aşkın bir süreden bu yana insanın doğal kaynaklara yönelik talebi, dünyanın yerine koyabileceği miktarın üzerinde. Doğanın sunduğu ekolojik hizmetlerden bugünkü düzeyde yararlanabilmemiz için, dünyanın kendini yenileme kapasitesinin 1,9 katına ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bizler için küçük, gezegenimiz için büyük adımlar atabiliriz. Yeni neslin gitgide daha güçlü bir şekilde ifade ettiği daha iyi bir dünya talebine kurumların da hızlı ve etkili şekilde adapte olması gereken bir süreçten geçiyoruz. Şirketlerin dönüşümde cesur adımlar atması ve öncü rol üstlenmesi gelecekteki kriz dalgalarına karşı daha dirençli olmalarının da anahtarı. Doğadaki ayak izimizi azaltmak için herkesi harekete geçmeye çağıran bu projede, değerli iş ortaklarımızdan AXA Sigorta ve Aktif Yaşam Derneği ile birlikte değer üretmekten büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim” dedi.