Site icon MediaCat

Apple olmaya çalışmamak için 5 neden

Apple olmaya çalışmamak için beş neden

Daha önce Saatchi & Saatchi ve Ogilvy gibi ajansların kreatif direktörlüğünü yürüten ve şimdilerde Nike ve Vodafone gibi markalarla birlikte çalışan Sense Worldwide Strateji Direktörü Brian Miller, kaleme aldığı ‘Apple olmaya çalışmamak için beş neden’ adlı yazısında Apple‘ın statejik boşluklarına, tüketicinin taleplerine cevap bulmadaki eksikliklerine ve gizemli marka anlayışına dikkat çekiyor. Miller son birkaç yıldır piyasada dolaşan, ‘Apple gibi başarılı olmanın 5 yolu’ makalelerine gönderme yaparak, tasarım, pazarlama ve reklam dünyasında neredeyse kural haline gelen Apple stratejilerine işaret ediyor ve sektörde ‘Apple mı yoksa bir tuvalet kağıdı mı olmak istiyorsun?’ tavırlarını sert bir şekilde eleştiriyor. İşte Brian’ın Apple olmaya çalışmamak için sıraladığı beş neden…

1. Apple dâhil kimse Apple’ın ne düşündüğünü bilmiyor

Kate Moss ve Kraliçe Elizabeth zamanımızın en büyük ikonlarından. İkisi de anlaşılabilir, inanılmaz popüler, zengin ve neredeyse tamamen sessiz. Kraliçe elbette bazı zamanlar, önündeki kartları okumak suretiyle konuşmalar gerçekleştiriyor. Kate ise Rimmel reklamlarında şaşırtıcı şeylerden bahsediyor. Tabii ki her ikisi de üzerlerine düşeni yerine getiriyorlar. Ancak onlar bu şekilde görünür oldukça, giydikleri, yedikleri, içtikleri hatta nereye gittikleri gibi günlük konuşmaları için de başkalarının yazdığı kartlardan faydalandıkları düşüncesi doğmaya başlıyor.

Bence Apple, kraliçenin kurumsal karşılığı. Geçmişte dolanıyor, yüzlerde küçük bir gülümseme yaratıyor, teleprompter’dan geçen kelimeleri okuyor ve kayboluyor. Bir şifre. Hatta boş bir sayfa gibi. Bu yüzden Apple hakkında bir şeyler okumak, birilerinin Apple hakkındaki düşüncelerine dayanan tahminlerini okumak gibi. Bu şekilde ne öğrenebilirsiniz ki? Kraliçe, Kate Moss ve Apple hakkında bir şeyler okumayı bırakın. Hatta bu, Apple hakkında okuduğunuz son makale olsun.

2. ‘Başarı yanılsaması’na karşı dikkatli olun

Apple’ın pazar stratejilerini tersine mühendislikle ele alan yönetici gurular, işin parlak kısmına odaklanıp Apple’ın başarısızlıklarını görmezden geliyorlar. Bu ‘başarı yanılsaması’na karşı dikkatli olun.

Apple’ın, donanım, işletme sistemi ve yazılımlarını birbirine entegre etmesinin arkasında, etkili bir kullanıcı deneyimi yaratabilecek kapasiteye sahip olduğunu gösterme amacı yatıyordu. Bunu Pippin oyun konsolundan Apple TV‘ye giden yolda, tüketicinin isteklerine talep vermeyi reddeden başarısızlıklar zinciri izledi. Büyük ihtimalle iPhone, iPad, MobileMe, Ping ve iTunes da aynı karar süreci sonunda meydana geldi. Bu noktadan sonra tüketicinin ihtiyaçları hakkında araştırma yapmayı savsaklayan şirketlerin kaçış yeri Apple oldu.

3. Eğer ortada gerçek bir strateji yoksa, onu nasıl çalabilirsiniz?

Stratejistlerin şu aralar ortaya attıkları önemli bir soru var. Strateji diye bir şey gerçekten var mı? Elbette şirketler belirli amaçlar belirleyip, bunları gerçekleştirmek için fikirler üretiyor. Fakat strateji işleyen bir süreçtir. Hatalar olur ve düzeltilir.

Don Schön stratejiyi, “Kendini adamış ve bilgili insanların, sürekli olarak ilerleme odaklı samimi bir diyalogu” olarak adlandırmıştı. Strateji olarak ele aldığımız şey ancak işte zeki insanların kitaplarda yazdıkları ya da TED konuşmalarında söyledikleri olabilir. Ne Apple’dan ne de bir başkasından öğrenebileceğiniz bir şey…

4. Apple farklı düşünen markalar tarafından alt ediliyor

Mark Twain bir keresinde, “İngiltere’deki en iyi kılıç ustası, en iyi ikinci kılıç ustasından korkmaz” demişti. İyi bir kılıç ustası ancak, ona tırmık sallayan köylüden korkar. Çünkü ne olacağını ön göremez.

Apple’ın pazarlama ve tasarım stratejileri, HP ve Dell gibi kendi ürünlerine tapan markaları alt etti. Ancak Samsung’un Apple’a yaklaşımı bambaşkaydı. Samsung Apple’ı daha iyi bir ürünle alt etmeye çalışmadı. Yaptığı tek şey tırmık sallamaktı. Ürününü satmak yerine, kampanyasını imaj reklamları ile yürüttü.

5. Farklı düşün

Apple, Kate Moss sessizliğini korumaya devam ettikçe, Apple hakkında, gerçeklerden uzak şeyler okumaya devam edeceksiniz. Eğer siz de sınıfınızın ‘Apple’ı olmak istiyorsanız, gerçekte sormanız gereken sorulardan kaçıyorsunuz demektir. Tüketicimizin seveceği, satın almak isteyeceği ve sadık kalacağı bir şeyi nasıl üretebiliriz? İşte bu soruya cevap verin.

Kaynak: Fast Company

Exit mobile version