Türkiye’den ayrıldıktan sonra rotasını önce New York’a çeviren Ali Batı’nın şimdiki durağı Leo Burnett Bükreş. Ajansın CCO’su Batı, Romanya’nın fark yaratmak için elverişli bir pazar olduğunu söylüyor ve ekibine Türk reklamcılar katma konusunda yeşil ışık yakıyor.
Buradan gidiş hikâyenizle başlayalım. Hangi rüzgar sizi Bükreş’e getirdi?
Aslında Bükreş öncesinde New York’taydım. Parsons School of Design’dan Design and Technology yüksek lisans programı için burs kazanınca, işimi Amerika’ya taşıyıp New York’a yerleştim. İkinci yüksek lisansım oldu ama üniversiteyi bitirdiğimden beri bu program hep aklımdaydı. Bir yandan yönetmenlik yaparken bir yandan da Parsons’a devam ettim.
Geçen yaz sonunda, bir proje sebebiyle Türkiye’deyken Leo Burnett Bükreş yöneticileriyle tanıştık. Cazip bir teklifte bulundular. Ocak ayından beri buradayım.
Bu kararı almanızda neler etken oldu?
Vesileyle Bükreş’e gelmeden önce pazar ve Romanya hakkında çok fikrim yoktu. Öğrendikçe kararım netleşti.
Öncelikle Romanya bölgenin en büyük ve en dinamik pazarlarından biri. 2014, 2015 ve 2016’da yüzde 5’e yakın büyümeyle Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip. 2017’de de yüzde 6’yla bu büyümeyi sürdürmesi öngörülüyor. Avrupa’nın geri kalanıyla kıyaslandığında bunlar inanılmaz rakamlar. Ayrıca reklamcılık ve pazarlama alanında sağlam bir bilgi birikimi var. Uluslararası arenada ülke olarak kredisi oldukça yüksek.
Tüm bunlar Romanya’yı bölgede kaçınılmaz olarak bir merkez konumuna getiriyor. Procter & Gamble’a 10, Samsung’a üç ülkede bölgesel olarak hizmet veriyoruz. Yeni bir müşteri için şu anda Yunanistan’da konkur sürecindeyiz.
Bu pazarda Leo Burnett’in de parçası olduğu grup, pazarlama iletişiminde ülkenin en büyüğü. Leo Burnett de en iyi ajanslardan biri ve çok iyi bir yönetici kadrosuna sahip. Ekip arkadaşlarım işlerinde iyi ve gerçekten önemseyerek yapıyor.
Yetenekler nasıl farklılaşıyor? Ne tür sektörel farklılıklar gözlemlediniz iki ülke arasında?
Burada bir fark yaratmak daha olası; yaratılan farkın görünürlüğü daha yüksek.
Buradan bakınca Türkiye’nin avantajlarını görmemek mümkün değil. Türkiye nüfusu sadece Romanya değil, bizim Leo Burnett Bükreş olarak faaliyet gösterdiğimiz Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan gibi ülkelerin toplamından daha fazla. Ekonomisi daha dinamik, bilgi birikimi daha yüksek, yetenek çeşitliliği daha fazla ve sektör daha organize. Ancak Türkiye’nin bu avantajları ne kadar değerlendirebildiği tartışılır.
Avrupa Birliği etkisindeki Romanya’da sektör dünyayla daha entegre. Ayrıca periferinin merkezi konumunda olmanın avantajlarına sahip. Burada bir fark yaratmak daha olası; yaratılan farkın görünürlüğü daha yüksek.
Ayrıca benim için şaşırtıcı oldu ama Romanya İngilizce becerisinde İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerden daha ileride. Tüm bunlar yaratıcılar ve çalışanlar için nimet ama yöneticiler için biraz sıkıntı. Daha geçen ay gruptan bir arkadaşım Milan’a, başka bir arkadaşım Londra’ya taşındı. Durum böyle olunca insan kaynağı her zamankinden daha fazla uğraş gerektiriyor.
Ekibinizde başka Türk var mı?
Yok ama bundan sonra neden olmasın?