Evdeki yeni aktivistler Alfa ve Z Kuşağı çocukları. Cinsiyet stereotiplerinden iklim değişikliğine kadar her şeyi sorgulayan, seslerini yükselten çocukların küresel sorunlara yönelik artan farkındalıkları, son yılların eşi benzeri görülmemiş eylemlerini doğurdu.
13 yaşındaki iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu, aktivist bir çocuğun günlük ve sosyal yaşantısını şöyle özetliyor: “Artık daha fazla bilgisayar oyunu yok. Fast-food da uçak seyahati de sırf zaman geçsin diye yaptığım şeyler de… Çünkü zaman az. Daha iyi bir gelecek için bir şeyler yapmamız lazım. Bunu tek başımıza değil kalabalık bir şekilde yapmamız gerekiyor.”
Değişim başladı
Çocuklar için siyasi statükoyu eleştirmede sosyal katılım ve aktivizm birer araç konumunda artık. Peki, çocukların eylemleri ne derece karşılık buluyor? Bir zamanlar ABD Dışişleri Bakanlığı’nda sürdürülebilir kalkınma alanında çalışan, İklim Restorasyonu Vakfı’nda politika danışmanı olarak hizmet veren Build a Movement’ın kurucusu Paul Zeitz, gençlik aktivizminin, kongreye sunulan iki partinin de kabul ettiği iklim tasarılarının artmasının ardındaki kritik faktör olduğunu belirtiyor. Birleşik Krallık Gençlik İklim Koalisyonu’ndan Jake Woodier da iklim grevlerinin siyasi alanı yeniden yapılandırdığına inananlardan: “Tarihsel olarak siyasette söz sahibi olmayan çocuklar, görüşlerinin gerçekten kamusal alanda dikkate alınmasını başarıyorlar. İklim krizinin ciddiyetini, iktidardaki yetişkinlerden daha iyi kavrayan binlerce zeki ve erdemli çocuk görüyoruz.”

Çocuklar sistemsel bir dönüşüm talep ediyor ve bunun için durmaya niyetleri yok. Sarrafoğlu’nun şu sözleri de bunun göstergesi: “Şu anda Türkiye’den birçok arkadaşımla birlikte beşinci okul grevine hazırlanıyoruz. Salgın yüzünden okula gidemiyoruz ama bu bizim için bir engel değil. Dijital grev yapacağız. Harıl harıl çalışıyoruz. Bu da bana kendimi iyi hissettiriyor.”
“Korku beni harekete geçiren bir şey”
Atlas Sarrafoğlu, İklim Aktivisti (13)
İklim krizinin nasıl büyük bir felaket olduğunu ve yaşayan her şeyi etkilediğini yaptığım araştırmalarla fark ettim. Videolar izledim, yazılar ve kitaplar okudum, bu konuyla ilgili podcast’ler dinledim. İklim krizinin en çok bizim neslimize yani Z Kuşağı’na zarar vereceğine anladım. Bu krizin durdurulması gerekiyor. Bizden önceki kuşaklar bunu durdurmak için bir şey yapmadı, o yüzden başkalarından çözümü beklemek çok anlamlı gelmiyor.
Greta bu konuda harekete geçen ilk çocuktu. Sonra birçok çocuk onun çağrısını duydu ve onlar da harekete geçti. Ben de Türkiye’de buna katıldım ve geçen yıl 15 Mart’ta iklim krizine dikkat çekmek için okul grevi çağrısı yaptım. Sonra olaylar gelişti. Dünyanın durumunu öğrendikçe önce korktum, sonra endişelendim ve daha çok merak ettim. Korku beni harekete geçiren bir şey. Harekete geçtiğimde de kendimi iyi hissediyorum.
“Çoğu yaşıtımın tatmadığı bir anlam”
Bilge Yerli, İklim Aktivisti (17)
İklim aktivistliği bana bir şey öğrettiyse o da umutsuzluğa kapılmamak. Her gün bambaşka bir kriz, başka bir sel, yangın, canlının yok oluşu ve daha sayamadığım tonlarca korkunç haberle karşılaşıyoruz. Eğer bunlar arasında geleceğimiz için umudumu kaybetseydim devam edemezdim. FFF’te olmak ve yaptıklarımızın dünyaya olumlu bir etkisinin olduğunu bilmek, benimle benzer endişeleri paylaşan umut dolu gençlerle olmak gündelik hayatıma çoğu yaşıtımın tatmadığı bir anlam kazandırdı. Biliyorum ki biz gençler birleştiğimizde bir yolunu bulabiliriz.
“Eğitim tek başına yeterli değil”
Selin Gören, İklim Aktivisti (18)
Elbette elimden daha fazlasının gelmesi için, bu konuda yapılan bilimsel çalışmalara katkı sağlamak için, toplumsal değişimi gerçekleştirenlerden biri olmak için eğitim alıyorum. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra, seneye üniversite eğitimime Yale Üniversitesi’nde devam edeceğim. Fakat bana kalırsa eğitimden önce kazanmamız gereken ve maalesef eğitimin kendi başına veremediği bazı değerler var. Bu gerçeği ben de iklim aktivisti olduktan sonra fark ettim. Biz insancıl, saygılı, dünyanın sorunlarına duyarlı olmadan, eğitim bizi dünya için faydalı bir insan yapamıyor.
“Salgın hastalık krizine rağmen çalışmaya devam”
M. Can Tonbil, Gazeteci ve İklim Aktivisti
Greta’nın bu çağrısı Türkiye’de de yanıt buldu. O zamanlar 11 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu’nun çağrısına yanıt veren gençler Ağrı’dan Edirne’ye, Hopa’dan Bodrum’a kadar Türkiye’nin birçok yerinde iklim için okul grevi yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Türkiye’deki iklim kriziyle alakalı çalışan sivil toplum kuruluşlarının genç iklim aktivistlerine kolaylık sağlamak için oluşturduğu Sıfır Gelecek platformundan da güç alan Gelecek için Cumalar Türkiye Hareketi, yaşanan salgın hastalık krizine rağmen çalışmaya devam ediyor.
Kendilerinden önceki nesillerin yarattığı ekolojik yıkımı ve hayatın birçok alanına yayılan iklim krizini miras olarak almak istemeyen genç insanlar ortaya çıktı. Talepleri netleşmeye başladı. İklim krizine kriz denilmesini ve her krizde olduğu gibi acil durum ilan edilmesini, Türkiye’nin Paris İklim Antlaşması’nı mecliste kabul etmesini ve çocuklara söz hakkı verilmesini isteyen gençler artık geçiştirilmek istemiyor. Temiz ve yaşanılabilir bir dünya, canlı çeşitliliğinin devamı ve insan sağlığının daha iyi olması için çabalamak onlara düştü. Ama bu sese kulak vermek ve yaptıkları hatadan dönmek ise biz yetişkinlere kalıyor. Greta’nın dediği gibi, “Kimse bir değişim yaratmak için çok küçük değildir”.