Site icon MediaCat

Aile şirketlerinde kurumsallaşma yolculuğu

İş dünyasında onyıllara yayılan sürdürülebilir başarı öykülerinin perde arkasında sıklıkla güçlü bir bağı ve vizyonu paylaşan aile bireylerini görmek mümkün. Önlerindeki uzun ve engebeli yola ışık tutan yönetim danışmanları ise yazılan başarı öyküsünün gizli kahramanlarından.

Aile şirketlerinin kurumsallaşma yolculuklarında nelere dikkat etmeleri gerektiğini ve yol boyunca önlerine çıkan krizler karşısında yönetim danışmanlığı şirketlerinin oynadığı rolü BeNova Consulting Genel Müdürü Erdinç Mert’ten dinliyoruz.

Son yıllarda yönetim danışmanlığına talep nasıl bir grafik izliyor? Hangi danışmanlık hizmetlerine talepte fark edilir bir büyümeden söz etmek mümkün?

Son yıllarda yönetim danışmanlığına talep hızla artan bir grafik izliyor. Gelişen teknoloji, küreselleşme ve rekabetçi iş dünyası, şirketlerin rekabet avantajı sağlamak ve sürdürülebilir başarı elde etmek konusunda daha fazla yardıma ihtiyaç duymasına; bu durum da yönetim danışmanlığı hizmetlerine olan talebin artmasına sebep oluyor.

Özellikle stratejik planlama, operasyonel verimlilik, insan kaynakları yönetimi, ihracat ve dijital dönüşüm alanlarında yönetim danışmanlığı hizmetlerine talepte belirgin bir büyüme söz konusu. Şirketler, bu alanlarda uzmanlaşmış danışmanlık firmalarından yardım alarak iş süreçlerini optimize etmeyi, maliyetleri düşürmeyi ve daha rekabetçi olmayı hedefliyor. Ayrıca kriz yönetimi, stratejik liderlik geliştirme ve yönetim eğitimleri gibi hizmetlere olan talebin de arttığını gözlemliyoruz.

İş dünyasının giderek karmaşık hale gelmesi ve şirketlerin üzerindeki baskının artmasıyla yönetim danışmanlığına talebin yükselmesi, sektörün gelecekte de büyümeye devam edeceğinin göstergesi. Bu sektörde faaliyet gösteren firmaların, artan talebi karşılamak ve şirketlere daha fazla değer katmak adına sürekli olarak kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri gerekiyor.

Türkiye’de sürdürülebilir başarı elde eden şirketler arasında köklü aile şirketleri hayli öne çıkıyor. Bir aile şirketini sağlam temeller üzerine inşa edebilmek için kurumsallaşmanın ilk adımlarının nasıl atılması gerekiyor?

Kurumsallaşmanın ilk adımları, şirketin aile bağlarından bağımsız bir şekilde yönetilmesini sağlayacak şekilde atılmalı. Öncelikle, aile üyeleri arasında net bir rol dağılımı yapılması ve şirketin geleceği için ortak bir vizyon belirlenmesi gerekiyor. Ardından, şirketin yönetim yapısını, stratejilerini ve süreçlerini profesyonel bir şekilde ele almak şart. Bu adımlar, şirketin uzun vadeli hedeflerine ulaşmasını ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlayacak temelleri oluşturuyor.

Şirketin ana stratejisinin belirlenmesi ve yazılı hale getirilmesi, sistematik bir takip mekanizması oluşturulması, gelecek neslin kabiliyetlerinin geliştirilmesi, profesyonel yöneticilerin ekibe dahil edilmesi başlıklarında planlama yapılarak aile şirketlerinde değişim yönetimi daha etkin ve sürdürülebilir kılınabiliyor.

Şirketin sürdürülebilirlik hedefleri ve değerlerinin tanımlanması, stratejinin şirket vizyon ve misyonuyla uyumlu olması büyük önem taşıyor. Sonrasında şirketin yönetişim yapısının gözden geçirilmesi, karar alma süreçlerinin kurumsallaşması gerekiyor. Elbette çalışanlara da bu alanda eğitimler ve farkındalık programları sunularak geleceğe yönelik sağlam adımlar atması sağlanmalı. Geleceği planlarken şirket yatırımlarını finanse etmek için uygun kaynaklar mutlaka önceden sağlanmalı. Tüm bu çabalar, paydaşlara da (müşteriler, tedarikçiler, yatırımcılar, çalışanlar) net bir şekilde aktarılmalı.

Aile şirketleri yaşam döngüleri boyunca yönetimsel anlamda hangi avantaj ve dezavantajlarla yol alıyor?

Aile şirketleri genellikle uzun vadeli bir misyon ve kültüre sahip olmalarıyla bilinirler. Bu sayede genellikle yönetimsel anlamda birtakım avantajlar elde ederler. Öncelikle, aile şirketlerinde işbirliği ve sadakat genellikle daha yüksektir. Aile üyeleri genellikle şirketin geleceği ve başarısı konusunda derin bir duygusal bağa sahip olduklarından, şirketin bütünleşik yönetimini destekleme eğilimindedirler. Bununla birlikte, aile içi iletişim genellikle daha hızlı ve etkilidir, bu da karar alma süreçlerini hızlandırabilir.

Yönetimsel anlamda zorluklarla karşılaşabildikleri de bir gerçek tabii. Aile bireylerinin çekişmeleri ve rekabeti şirketin başarısını olumsuz etkileyebilir; aile üyelerinin profesyonel olmayan kararlar almasıyla şirket içinde objektiflik azalabilir. Aile üyeleri arasındaki rekabet veya rekabetçi olmayan başarısızlık riski de şirketin geleceğini tehlikeye atabilir.

Özetle, aile şirketlerinin yönetimsel açıdan hem avantajlara hem de dezavantajlara sahip olduğunu söylemek mümkün. Bu nedenle, profesyonel yönetim ve objektiflik konusundaki zorlukları yönetmek için etkili bir plan ve strateji geliştirmeleri oldukça önemli.

Elinizdeki içgörüler en büyük krizlerin hangi anlaşmazlıklardan doğduğunu söylüyor? Danışanlarınızı bu krizlerin çözümü konusunda nasıl yönlendiriyorsunuz?

İnsan ilişkilerindeki temel sorunların çoğu, taraflar arasındaki iletişim eksikliğinden kaynaklanır. İletişimde yaşanan aksaklıklar, anlaşmazlıkların büyümesine ve krizlerin ortaya çıkmasına yol açar. Ayrıca, çatışma ortamlarında tarafların duygusal tepkilerini kontrol edememesi de krizlerin derinleşmesine neden olur.

Bu noktada, danışanlarımızı krizlerin çözümü konusunda etkili iletişim stratejileri geliştirmeye yönlendiriyoruz. İletişim becerilerini güçlendirmek, empati kurmayı öğrenmek ve çatışma çözme tekniklerini kullanmak, krizleri yönetmede önemli bir rol oynuyor. Tarafların duygusal kontrollerini sağlamaları ve sorunları soğukkanlı bir şekilde ele almaları da krizlerin çözümü konusunda önemli bir adım.

Danışanlarımıza, çatışma durumlarında iletişim kurma ve sorunları çözme becerilerini artırmaları için rehberlik ediyoruz. Empati, anlayış ve sabır ile krizleri aşmanın mümkün olduğunu vurguluyoruz. Çatışma çözme ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi, krizlerin daha sağlıklı ve daha etkili bir şekilde çözülmesine yardımcı oluyor diyebiliriz.

Exit mobile version