90’ların sonu 2000’lerin başında popüler kültürde hayli yaygın olan Y2K estetiği, sosyal medya ahalisinin yeni kombin ilhamları için 80, 90 ve 2000’li yılların moda anlayışına sarılmasına bakılırsa hiçbir yavaşlama emaresi göstermiyor. Milenyum Kuşağı ve X Jenerasyonunun çeşitli yaratıcı yollarla lise modasını geri getireceğini kim bilebilirdi ki? Bu gelişmelerden hareketle, bugünle olan bağlantısını koruyan bazı nostaljik markaların yolculuklarına bakalım.
Birkenstock
“En rahat çirkin” sandaletler tam manasıyla geri döndü. Birkenstock 1774 yılında kurulmuş bir Alman ayakkabı markası. Şirket aslen ortopedik ayakkabılar üretiyordu ancak 60’ların sandaletleri, hippie’ler ve karşı kültür hareketleri arasında popüler olmaya başladı. Son yıllarda ise markanın akıllıca bir hamle yaparak, Valentino ve Rick Owens gibi ünlü tasarımcılarla işbirlikleri yaptığı (ve sürdürülebilirlik odaklı) ve sınırlı sayıda satışa sunulan özel koleksiyonlar yarattığı görülüyor. Bu renkli modeller artık Instagram’da son derece popüler ve moda tutkunlarının ayaklarında görülüyor.
Champion
Champion 1919 yılında kurulmuş ve 90’lar modasının önemli bir unsuru haline gelmiş bir marka. Bunda belki de o dönem NBA’deki 27 takımın birden resmi giyim tedarikçisi olmasının payı vardır. Marka 90’lar ve 2000’ler spor giyiminin canlanmasıyla birlikte Z Jenerasyonu arasında yeniden “rahatlık ve sportiflik” iddiasını konuşturmaya başladı. Marka aynı zamanda, İsviçreli lüks moda markası Vetements ile yaptığı prestijli işbirlikleriyle de merak uyandırdı. Mazhar olduğu ilginin altında Super Mario Bros., Stranger Things, Harley-Davidson ve Beastie Boys gibi işbirlikleri de var.
Converse
1917 doğumlu Converse, hiçbir zaman çok uzağa gitmeyen ancak yıllar içinde düşüş ve yükselişlere sahne olan bir marka. Converse ayakkabıları 90’lı yıllarda salaş giyim tarzının sembolüydü ta ki dişli rakibi Nike 2003 yılında gelip kendisini satın alana kadar… Bu yeni çatı altında Converse “old skool stil”e sarılmaya devam etti.
Fila
Fila 1911 yılında hayat bulan İtalyan bir spor giyim markası. Aslen tenis giyim ürünleriyle bilinen şirket, 90’lı yıllara gelindiğinde hip-hop ve sokak modasına hitap ederek popülerliğini artırdı. Ancak markanın geri dönüşü, Japon bir girişimcinin onu devralmasıyla yaşandı. Fila da geçtiğimiz yıllarda Fendi ve Jason Wu gibi lüks markalarla işbirlikleri gerçekleştirdi.
Fiorucci
1967’de kurulan İtalyan moda markası aslen eğlenceli ve renkli tasarımlarıyla bilinse de asıl popülerliğini 70’li ve 80’li yıllarda disco ve punk alt kültürleri arasında kazandı. Markanın 2017 yılında relansmanını yapan Stephen ve Janie Schaffer’ın sayesinde Fiorucci, sosyal medya ve popüler kültürde yer edinmeye, bu sayede de yeni bir tüketici jenerasyonu arasında konuşulmaya başladı.
Levi’s
Levi’s’ın geçtiğimiz birkaç yılda sürdürülebilirliği ve birkaç ana ürününe odaklanma stratejisini sahiplenerek yeniden canlandığını söylemek mümkün. Marka vintage denim talebinden faydalanarak, ikonik 501 jean’inin versiyonlarını tüketiciye sundu ve bunda Vetements gibi tasarımcı işbirlikleri de rol oynadı. Markanın epik geri dönüşünün altında multi-milyon-sterlinlik inovasyon laboratuvarı ve yenilenen koleksiyonları ve bir kullanıcısının “Başka jean’leri giyersin, Levi’s ile yaşarsın” sözlerinden ilham alan “Live in Levi’s” kampanyasının izleri de var.
Reebok
Reebok uzun yoldan geldi zira kimse Gigi Hadid ve Victoria Beckham’ın ayaklarında bir gün Reebok göreceğini düşünmezdi. 1958 yılında kurulan İngiliz spor giyim markası aslen spor ayakkabıları ve giyim ürünleriyle bilinirken, 1983 yılında tanıttığı “Classic” sneaker’ları imza haline geldi. Kısa süre önce Authentic Brands Group tarafından satın alınan Reebok’ı fitness influencer’larıyla yaptığı işbirlikleriyle ve Club C gibi yeni koleksiyon ürünleriyle görüyoruz.
Nasıl geri dönebildiler?
Bu markalar yeni jenerasyonları kendilerine çekmek için sahip oldukları miras ve tarihten faydalandılar. Ayrıca bazı ortaklıklardan bahsetmek de mümkün.
Nostalji: Çoğu geçmişte popüler olan bu markaların tüketicileri bugünlerde nostalji arayışındalar ve geçmiş stillerin özlemini çekiyorlar. Bu da 90’lar gibi yılların vintage ve retro stilleri üzerinde, yeni ve sürdürülebilir bir ilgi kaynağı oluşturuyor.
Sürdürülebilirlik: Çevre bilinci daha gelişmiş hale gelen tüketici “daha yeşil” ilkelere sahip markalara öncelik vermeye başladı. Örneğin Birkenstock ve Levi’s sürdürülebilirliği sahiplenerek onu kimliklerinin odağında konumlandırdılar.
Athleisure: Şık ve spor giyimi bir arada bulunduran “athleisure” modası, Champion ve Reebok gibi markaların geri dönüşünde kilit rol oynadı. Bu markalar “günlük ama havalı” görünüm için örnek teşkil eden rahat ancak modaya uygun ürünlerle öne çıktılar.
İşbirlikleri: Ünlü tasarımcı ve sanatçılarla yapılan işbirlikleri hem ürünlerin bir furyaya dönüşmesine hem de onları daha çekici hale getirmeye yarıyor. Diğer marka ve tasarımcılarla işbirliği içinde hazırlanan sınırlı sayıda koleksiyonlar, ayrıcalıklı olma hissini kuvvetlendirirken talebi artırıyor.
Sosyal medya: Bu geriş dönüş hikâyelerinin önemli bir parçası da sosyal medya. Güçlü sosyal kimlikler ve gençlerle kurulan bağlar, markaların yeni tüketicilere ulaşmalarını sağlarken, sadık topluluklar yaratmalarına da imkân tanıyor.
Markalama ve marketing: Bahsi geçen markaların çoğu yeniden markalama ve pazarlama faaliyetleri sayesinde küllerinden doğdu. Bu durum tüketicilerin algılarını değiştirmeye yardımcı olurken, zihinlerde daha modern ve daha kuvvetli, anlamlı bağlara sahip bir imaj yaratmalarını sağladı.
Yazan: Andrea Buzzi
Çeviren: Tuğba Özöğretmen