Punk, 1970’lerin sonunda ortaya çıkan ve 1980’lerin başında zirvesine ulaşan, kendi giyim ve yaşam tarzı olan bir akım.

Yazarlar Richard Laermer, Mark Simmons, punk’ı "geleneksele karşı asi bir tavır" ve Punk Marketing’i ise "statükoyu reddeden ve gücün şirketlerden tüketicilere kaydığını kabul eden yeni bir pazarlama şekli" olarak tanımlıyor. Geleneksel uygulamalara meydan okuyan her türlü reklam ya da pazarlama kampanyasını tanımlamak için bu terimi kullanıyorlar.

Yeni dijital enformasyon teknolojilerinin getirdiği yenilikler, hayatımızı radikal bir şekilde değiştiriyor. Farkına varsak da varmasak da devrimci günler yaşıyoruz. Her şeyi yeniden şekillendiren bu devrim yeni bir insan, yeni bir zihin yapısı, yeni iş pratikleri, yeni iletişim olanakları, yeni pazarlama stratejileri, yeni ilgiler, yeni tüketiciler, yeni markalar, yeni alışkanlıklar, kısacası yeni bir hayat yaratıyor.

Bu alt üst edici günlerde devrimci iş fikirlerine, devrimci pazarlama stratejilerine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Richard Laermer ve Mark Simmons, Advertising Age’in “Mutlaka okuyun!” diyerek tavsiye ettiği Punk Marketing’te 70’lerin devrimci punk ruhunu pazarlama dünyasına taşıyor ve herkese şu çağrıda bulunuyorlar: Kıçınızı kaldırın ve devrime katılın!