Güzelliğin geleceğine teknolojiyle yön vermek

Artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ desteğiyle oluşturulan 800 dijital güzellik servisini ve onlarca akıllı cihazı tüketicileriyle buluşturan L’Oréal Türkiye, öncülük ettiği tekno-güzellik alanındaki ürün ve hizmetlerini deneyime açmak üzere Bomontiada’da özel bir etkinlik düzenledi.

4 bin farklı ruj rengi yaratabilen güzellik cihazı Yves Saint Laurent Beauté Rouge Sur Mesure’den 400 binin üzerinde farklı cilt bakım rutini önerebilen Lancôme Skin Screen’e kadar pek çok inovasyonun katılımcılar tarafından deneyimlendiği etkinliğin açılış konuşmasını L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen gerçekleştirdi.

L’Oréal Türkiye Genel Müdürü
Sinem Sandıkçı Gökçen

“L’Oréal Türkiye olarak kendimizi sadece bir güzellik şirketi olarak değil, ‘Tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi’ olarak konumlandırıyoruz. Grup çatısı altında 800’den fazla dijital güzellik servisi uygulamamız bugüne kadar 40 milyondan fazla kişi tarafından deneyimlendi. Küresel çapta bilimsel odaklı çalışmalarımız için yıllık 1 milyar euro’luk Ar-Ge yatırımımızın yanı sıra 4 bin biliminsanı ile yolumuza güçlü bir şekilde devam ediyor; teknoloji kulvarında da yıllık 1 milyar euro’yu aşan yatırımımız ve 5 bin 900’ün üzerinde teknoloji ve veri uzmanımız ile sektöre yön veriyoruz. Çünkü sürdürülebilir ürün tasarımını destekleyen kişiselleştirilmiş dijital servislerimiz, sanal uygulamalarımız ve cihazlarımız ile geleceğin güzelliğini tasarlamak bizim işimiz” açıklamalarında bulunan Gökçen, güzellik pazarına dair bazı istatistikler de paylaştı:

• 2023 Türkiye güzellik pazarının büyüklüğü 85 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Güzellik pazarı kategori kırılımlarında cilt bakımı yüzde 27, saç bakımı yüzde 27, makyaj yüzde 16, parfüm yüzde 11, hijyen ürünleri yüzde 12 ve saç boyası yüzde 6 paya sahip. Kanal kırılımlarında ise hızlı tüketim yüzde 60, lüks tüketim yüzde 15, dermokozmetik yüzde 10 ve profesyonel ürünler yüzde 5 pay alıyor. Erkek bakım ürünleri ise pazarın yüzde 25’ini oluşturuyor.
• Türkiye güzellik pazarının 2025 yılına kadar en az 2 katına çıkması bekleniyor. Avrupa güzellik pazarına 2025 yılına kadar en büyük büyümeyi yüzde 16 katkı payı ile Türkiye’nin sağlayacağı tahmin ediliyor. Bunun arkasında genç nüfus, hızlı dijitalleşme, güzelliğe olan ilginin artması ve güzellik ürünleri kullanım yaşının düşmesi yatıyor.
• 2030’da dünya nüfusunun yüzde 40’ının kıvırcık saça sahip olacağı ve 2040’da dünya nüfusunun üçte ikisinin melanin zengini daha koyu renk bir tene sahip olacağı, güzellik pazarı coğrafyasının nüfus ve güzelliğe olan ilgi olarak bugüne göre çok değişeceği öngörülüyor.

İstanbul’un New York, Londra, Paris, Şangay gibi L’Oréal Grup’un dünyadaki yedi açık inovasyon merkezi arasında yer aldığına dikkat çeken Gökçen, markanın tekno-güzellik yol haritasını ise şöyle özetledi:

• Sorumlu güzellik anlayışıyla gezegeni korurken, insan yaşamına pozitif etki sağlanması hedefleniyor. GJOSA ile geliştirdiği Water Saver, yüzde 69’a varan su tasarrufu sağlıyor. Cihaz sayesinde bugüne kadar 42 milyon litreden fazla su tasarrufu sağlandı.
• Kapsayıcı güzellik yaklaşımı ile sonsuz çeşitlilikteki beklentilere uygun çözümler geliştirmek için çalışılıyor. L’Oréal Grup’taki biliminsanlarının geliştirdiği HAPTA ile sınırlı el ve kol hareket kabiliyetine sahip kullanıcıların kolaylıkla ruj sürmelerine olanak sağlanıyor; BlindLook işbirliğiyle Kérastase ürünlerini görme engelliler için de erişilebilir hale getiriliyor; Lancôme’un geliştirdiği Shade Finder ile 22 bin 500 cilt tonu ayırt edilerek, saniyeler içerisinde kişilere birebir uyan fondöten tonu ve cilt alt tonu belirlenebiliyor.
• Ultra kişiselleştirilmiş güzellik anlayışı ile bireylere kim oldukları veya kim olmak istediklerini özgürce ifade etme gücü verilmesi amaçlanıyor. Bu kapsamda, artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ ile hayata geçirilen 800 dijital güzellik servisi ve onlarca akıllı cihaz tüketicilerle buluşturuluyor.