Nike, debranding konusunda en cesur ve öncü marka.
Debranding, bir markanın pazarlama kampanyalarında logosunu kaldırdığı durumlar için kullanılan bir terim. Bu konuda en cesur ve öncü marka Nike. Nike, ilk kez 1995’te bir ‘debranding’ uygulaması yaptı. Debranding çok kullanılan bir yöntem değil. Bir kaç yıl önce Starbucks İngiltere’de bir süreliğine kağıt kahve bardaklarının üzerindeki logolarını kaldırmıştı. Üçüncü uygulama da yine İngiltere’de Coca-Cola tarafından gerçekleştirildi.
Coca-Cola’nın yaz aylarında İngiltere’de yaptığı debranding uygulaması o kadar başarılı oldu ki bunun birçok markaya cesaret vereceği söyleniyor. İngilizlerin kullandığı en yaygın 150 ismin seçilerek Coca-Cola logosunun yerine yazıldığı kampanya, Coca- Cola’nın Facebook trafiğini yüzde 870 artırdı.
The Guardian’dan Lucy Fisher, yaptığı haberde, Coca- Cola’nın lokalleşmede en iyi araç olan sosyal medyayı yaratıcı bir şekilde kullandığını özellikle vurguluyor. Bazı marka uzmanları ise, markaların yarattığı gürültüden dolayı tüketicinin tercihinin ‘sessiz-sakin markalaşma’ trendlerine kaydığını ve bu tür örneklerin artacağını söylüyorlar.
Ünlü iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın “Televizyon her an öğretir. Televizyon bütün okullardan ve bütün yüksek öğretim kurumlarından daha çok eğitim verir” sözü çok uzun yıllar önce söylenmiş olsa da, Türkiye için geçerliliğini hâlâ koruyor. Aslında yalnızca televizyon değil, yazılı basın ve dijital medya da aynı etkiye sahip. Bu nedenle medya ve özellikle gazeteciler her zaman, Türkiye’de iktidarda olanların, gücü elinde bulunduranların ateş hattında olmuştur.
Geçtiğimiz Nisan ayında, daha önce 2008 yılında ilkini verdiğimiz ‘Türkiye Medya Sahipliği Haritası’nı güncelleyerek yeniden yayınlamıştık. 2008-2013 yılları arasında medyada yaşanan değişiklikleri, el değiştiren gazete ve televizyon kanallarını, medyadan tümüyle çekilenleri, medya alanına yeni giren grupları bir bakışta bu haritada görmek mümkün. Aradan geçen birkaç aylık kısa sürede Çukurova Grubunun sahibi Mehmet Emin Karamehmet, TMSF’ye olan borcu karşılığında elindeki medya varlıklarını devretmek zorunda kaldı ve TMSF Show TV’yi Ciner Medya Grubu’na, Akşam’ı da Cengiz-Kolin- Limak Grubuna sattı.
Türkiye’de üzerine bu kadar mücadele verilen büyük medya markaları acaba tüketici için ne ifade ediyor? Tüketici televizyon ve gazeteler hakkında ne düşünüyor? Bu ay bu soruların yanıtlarını merak ettik ancak merakımızı gidermek için geleneksel araştırma yöntemleri yerine nöro araştırmaya başvurmaya karar verdik. ThinkNeuro’nun MediaCat için hayata geçirdiği araştırmaya, yarısı kadın yarısı erkek olmak üzere, 18-55 yaş arası toplam 72 gönüllü katıldı. Araştırmada benim en çok dikkatimi çeken şey, Ali Kırca ve Siyaset Meydanı ile özdeşleşmiş iki kanal olan ATV ve SHOW TV’nin ‘sol görüşlü’ algılanıyor olması. Diğer taraftan Kanal D, izleyicinin zihninde ‘dinamik, öncü ve güçlü’ diye tarif edilen bir algıya sahipken Star ‘yenilikçi, samimi ve eğlenceli’ bulunuyor. Araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri de haber kanallarının büyük bir bölümünün ‘taraflı’ olarak algılanması.
Haber kanallarına paralel olarak gazetelerin de büyük çoğunluğu ‘taraflı’ olarak algılanıyor. Ayrışan iki gazete Hürriyet ve Zaman. Hürriyet ‘yenilikçi, bilgili ve samimi’ bulunurken, Zaman ‘bilgili, çağdaş ve güçlü olarak algılanıyor.
Araştımanın bir başka dikkat çekici sonucu, sorulan çoğu medya markasının ‘güvenilir’ bulunması. Deneklerle yapılan derinlemesine görüşmelerde, güvenilirlik meselesiyle ilgili olarak “Hangi görüşün ya da fikrin gazetesi/kanalıysa o görüş için güvenilir haber yapıyordur. Sonuçta her haber farklı açılardan farklı yorumlanabilir. O yüzden kendi aldığım gazete dışındakiler yalan haber yapıyordur demek zor” şeklinde ifadeler kullanılıyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.
