Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği (EAPC) Etik Kurulu, yayınladığı yeni bir bildiriyle ahlak dışı tutum sergileyen sektör profesyonellerine çağrıda bulunuyor.
Brexit ve ABD başkanlık seçimlerinde Facebook’un sağladığı verilerle kamuoyu algısında tahrifata yol açtığı için mercek altında olan İngiltere merkezli veri analiz şirketi Cambrdige Analytica, Avrupa siyasetinin de gündemini oldukça etkilemiş durumda.
Batılı toplumlarla özdeşleştirilen demokratik değerlerin bizzat batılı kaynaklarca zedelendiğini gösteren skandal sonrası ABD Federal Ticaret Komisyonu da devreye girerek Facebook hakkında soruşturma başlatmış, kısa süre içinde sosyal medya devinin hisse değerlerinde büyük kayıplar yaşanmıştı.
Cambridge Analytica’nın odağında olduğu tartışmalara Avrupa Siyasi Dnaışmanlar Derneği (EAPC) de, söz konusu şirketin “siyasi danışmanlık” alanında hizmet vermesi itibarıyla sessiz kalmadı.
Derneğin etik kurulu tarafından yapılan açıklamanın yanı sıra bir dönem derneğin başkanlığını üstlenen Öykü Dialogue International Ajans Başkanı Necati Özkan ve Element Strateji Yönetimi ve Danışmanlık Kurucusu Dr. Gülfem Saydan Sanver’in konu hakkındaki açıklamalarını bu haberde bulabilirsiniz.
Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği (EAPC) 20’den fazla ülkede üyesi bulunan ve Avrupa’daki siyasi danışmanları bir araya getiren profesyonel bir topluluktur. Avrupa ve dünyanın birçok noktasında hizmet sunan binlerce danışmanı temsil eden EAPC, bu profesyonellere fikir ve tectübe alışverişinde bulunabilecekleri bir platform sağladığı gibi demokratik yapıların ve değerlerin gelişimini desteklemeye de adanmış bir organizasyondur.
EAPC’nin tüm üyeleri, EAPC Code of Conduct Committee (Davranış İlkeleri Rehberi Komitesi) tarafından oluşturulan prensipleri imzalamakla yükümlüdür. (Bahsi geçen prensiplere buradan ulaşabilirsiniz.)
Ortaya çıkan haberlerle SCL/Cambridge Analytica bünyesindeki danışmanlar, profesyonel ve etik sorumluluklarını belirleyen sınırların dışına çıkmış görünmektedirler. Gerek adaylar gerekse seçmenler nezdinde uygunsuz bir etki yaratılması maksadıyla romantik/cinsel münasebetlerin kullanılmasına kadar varan “tuzaklar” kullanıldığına dair ciddi kaygılar söz konusudur.
Bu ortamda tüm üyelerimizi yüzde yüz şeffaf olmaya; adil ve dürüst olmayan veya demokratik değerlere aykırı taleplerde bulunan müşterilerine karşı çıkmaya davet ediyoruz.
EAPC, kampanya ya da siyasi eğilim ayırt etmeksizin tüm danışmanlarını desteklemektedir. Dernek, tarafsız olduğu gibi sağ ve sol cenahta veri analizinin gelişmesini aktif biçimde teşvik etmektedir. Bu sorun ve kaygılara ilişkin daha fazla seçmenle konuşmak, herkes için işlerliği olan bir demokrasinin tesisi için hatırı sayılır bir katkı sağlayacaktır.
EAPC siyasi kampanyaların denetime açıklığını geliştirmek için tüm siyasi danışmanlar, seçmenler, hükumetler ve veri konusunda çalışan profesyonellerle çalışmaya hazırdır. Bu vesileyle, sektörümüzdeki örnek teşkil eden vakalar hakkında daha fazla bilgi alabilme imkânı bulacak yeni üyeler için kapımızın her zaman açık olduğunu belirtiriz.
Uzunca bir süredir, uluslararası siyasi pazarlama çevrelerinde Cambridge Analytica şirketi ile ilgili çeşitli olumsuz iddialar dillendiriliyordu. Ama, doğrusu pek çok siyasi danışmanın ve data şirketinin bu iddiaları kıskançlık yüzünden dillendirdiklerine inanılıyordu. Demek ki, ateşin olmadığı yerden duman çıkmazmış. Londra’da patlak veren skandal, konuşulanlardan daha vahim durumların olduğunu kanıtlamış oldu. Malesef, her meslekte yanlış yollara sapan, çürük yumurtalara rastlanır. Ama çürük yumurtanın bu kez dünyanın en ileri ülkelerinden birinde ve en ileri teknolojileri kullanan şirketler arasından çıkması çok vahim. Demokrasi ve demokratik değerler için çalışması gereken yeni nesil bir data şirketinin, siyasetçilere en ahlaksız seviyeden servis sunması herkesi telaşlandırması gereken bir durum.
Gerek 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde ve gerekse Brexit kampanyasında seçmenleri manipüle eden bu tür şirketlerin yasal yollardan kontrol altına alınması şart. O nedenle AB tarafından çıkarılan Verilerin Korunması Kanunu önemli. EAPC’nin yaptığı açıklamayı hem zamanlama hem de içerik yönünden çok değerli buluyorum ve destekliyorum.
Son bir söz: Geçen hafta Londra’da yaptığımız EAPC Konferansı sırasında güvenilir bir kaynak bu şirketin Türkiye’deki büyük partilerden biriyle yakın zamanda çalışmaya başladığını söylemişti. Buradan başta Kamu otoriteleri olmak ve dijital iletişim dünyası olmak üzere ilgili herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
Cambridge Analytica isimli veri analiz şirketinin 50 milyon Facebook kullanıcısının haberleri olmadan kişisel verilerini toplaması ve bu verileri usulsüz kullanarak Facebook’u bir propaganda aracına dönüştürülmesiyle başta ABD seçimleri olmak üzere dünyanın birçok farklı ülkesinde seçimlere müdahale ettiği ortaya çıktı.
Şirket, davranış bilimini kullanarak kullanıcı verilerini analiz etmiş, profillere ayırmış ve seçmen davranışlarını değiştirmek amacıyla farklı hedef kitleler tespit ederek her bir hedef kitleye uygun özel içerikler üretilmiş. Üstelik bu içerikler elde edilen veriler sayesinde doğrudan seçmenlerin endişe ve korkularını manipüle edecek şekilde üretilmiş. Kısaca seçmenlerin davranış, tutum ve siyasi eğilimlerini önceden saptamış ve ona göre de kişileri yönlendirmek için mesajlar iletilmiş; bloglar, internet siteleri vs. yapılmış.
Facebook’un ilk yıllarından beri kullanıcı verisiyle ne yaptığı tartışılan bir konuydu. Veri analizi birçok farklı firma tarafından da yapılıyor ve Facebook’un reklamverenlere hedef kitle sattığı biliniyor olmasına rağmen demokrasiyi bu şekilde tehlikeye atabileceği düşünülmemişti. Mark Zuckerberg Facebook’un insanları biraraya getirerek dünyayı birbirine bağladığını iddia ediyor ve bunun demokrasiye hizmet ettiğini savunuyor. Ancak Cambridge Analytica vakasında mesajlar hedef kitlelere öyle bir şekilde iletilliyor ki mesajı o hedef kitle dışında kimse görmüyor, dolayısıyla mesaj yanlış bile olsa müdahale edilemiyor. Hal böyle olunca manipülasyon, propaganda ve yanlış bilgi çok hızlı yayılıyor.
Oysa demokrasilerde bireylerin bilgilenmeleri, bilgiye erişimin sağlanması esastır. Diğer yandan hedefleme öyle bir boyuta ulaşmış durumda ki sosyal medya bize toplumsal etkileşimlerin yaşandığı bir yer imajı verse de aslında sadece birbirine benzeyen ufak grupların etkileşiminden ibaret alanlar yaratılabiliyor. Demokrasilerde ifade özgürlüğünden bahsetmek istiyorsak farklı fikirlerin tartışıldığı alanlar yaratmak gereklidir. Oysa şu anda yapılmaya çalışılan farklı algoritmalar kullanarak bireylerin ilgisini çekebilecek, daha fazla zaman geçirmesini sağlayacak, bireye özel içerik üretmek. Üretilen içerikler seçmeni kendi ilgi alanında öylesine tutuyor ki seçmen ya başka bir konu ile ilgilenme şansı bulamıyor ya da farklı bir fikrin kendisine ulaşma imkânı kalmıyor. Bu açıdan baktığımız zaman da başta söylediğim farklı fikirlerin tartışıldığı bir kamusal alanın oluşmadığını hatta var olanın bir anlamda yok olduğunu görüyoruz. Oysa kamusal alan demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
Bugüne kadar sansür ve propagandaya karşı korunmak için birçok araç geliştirildi. Yasalar, gazetecilik veya siyasi etik kuralları bunlardan bazıları. Siyasal iletişimde yeni norm büyük veri analizi yapmak. Veri analizini yasal düzenlemelere veya farklı etik kurallara bağlarken de demokrasi ilkelerinden ödün verip vermemek bugün Cambridge Analytica ile beraber tekrar tartışmaya açılmış durumda. Şimdilik görünen şu ki veriyi suistimal etmemek, çok sesliliği savunmak demokrasi ve demokratik değerlere bağlılık ile de doğru orantılı. Siyasilerin ve siyasi kampanya yapanların da bu noktada üzerlerine görev düşüyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.