Hissi kablel vuku. Cengiz Çandarla röportaj yaparken bilmiyorduk birkaç saat sonra…
Hissi kablel vuku. Cengiz Çandarla röportaj yaparken bilmiyorduk birkaç saat sonra kıyametlerin kopacağını Yorum Farkında. Ama koptu. Şans mıdır şanssızlık mı bilmem, olayın öncesi de var bu röportajda sonrası da. Ertuğrul Özkökün yıllarca kaldıramadığı Aydın Doğan vetosunu kimin kaldırıp Çandarı tekrar Doğan Grubuna geçirdiği, Özköklü Hürriyet ayaklanması, Çandarın neden bir sürü gazete gezdiği ve AKP siyasetine dair açıklamaları da var ayrıca.
Karşı tarafla konuşmak kolay mı sizin için? Programdan sonra Tüh! Keşke şunu da söyleseydim dediniz mi hiç?
Mehmet Barlas sabır abidesiydi. Ben de sabırlıyımdır ama Mehmetin sabrı sessizliğe doğru dönüşüyordu. Emre Kongar zaten ses düzeyi yüksek bir tip. 20 dakikalık programın 18 dakikası o konuşuyor gibiydi benden önce. Benim gelişimle o süre dengelendi. Hatta bazen yüzde 55e 45 benim lehime dönüyor. Mehmet onu kötü alıştırmış. O yüzden Kongar bu duruma sinirleniyor. O sinirlenince ben de sinirli bir görüntüde tepki veriyorum. Ama kendimi şöyle telkin ediyorum. Bir maçın devre arası 15 dakika. Bu da 20 dakika işte. O kadar da sabredebilirim. Zaten partnerimin getirdiği argümanlar benim için altından kalkılamayacak veya beni çok sıkıştıran şeyler değil. O yüzden Tüh keşke şunu da söyleseydim gibi bir derdim olmuyor. Programın formatı her gün bir tarafın sözü açması. Dolayısıyla zaten sonradan aklıma birşey gelirse ertesi gün söylüyorum. Kongarın temsil ettiği görüşler sekter, katı ve sürekli kendini tekrarlıyor. Yaratıcı ve parlak değil. O görüşte kim olursa olsun tartışmaktan fazla zevk almam. O zihniyetteki gruba mensup herkes için geçerli bu. Ama ismini vermeyeceğim iki kişi var. Onlar olsaydı daha fazla zorlanırdım. Yani hem o zihniyette olup hem de dili kullanma açısından çok daha yetenekli iki kişi var. Sevindirmemek için söylemiyorum isimlerini. Ama Emre Kongarın karşısında böyle bir şey hissetmiyorum. Beni zorlamıyor.
Siz çok fazla gazete gezdiniz. Hangisine ait hissediyorsunuz kendinizi?
Sabaha. Sabahtan sonra kendimi şark hizmetinde, sürgünde gibi hissettim hep. Ait olma duygum Cumhuriyete de vardı. Ama benim zamanımdaki Cumhuriyete. İlhan Selçukun Cumhuriyetinde böyle bir şey asla söz konusu olamaz.
İlhan Selçuk ve Ergenekon davası için ne düşünüyorsunuz?
İlk andan itibaren Böyle bir soruşturmayla İlhan Selçukun ne alakası olabilir? düşüncesi bir an bile geçmedi aklımdan. Tam tersine eğer, Ergenekon ve İlhan Selçuk isimleri bir araya gelmeseydi Bu ne biçim soruşturmadır ki hiç İlhan Selçuk adı dolaşmıyor ortada! derdim. Bu beni şaşırtan bir şey değil. Ben İlhan Selçuku 1968-69dan beri şahsen tanıyorum. Ama alınış saati, tarzı yakışıksız elbette.
Röportajın tamamını MediaCatin Haziran sayısında okuyabilirsiniz.
Röportaj: Selin AKINCI
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.